DOLAR
42,58 -0,01%
EURO
49,55 0%
ALTIN
5.766,86 -0,05%
BITCOIN
3.964.586,88 -0,08%

Makine ihracatı 8 ayda 18,5 milyar dolara ulaştı — MAİB verileri

MAİB verilerine göre ocak-ağustos makine ihracatı serbest bölgeler dahil 18,5 milyar dolara yükseldi; birim fiyatlar tarihi seviyelere çıktı, tonaj daraldı.

Yayın Tarihi: 24.09.2025 12:38
Güncelleme Tarihi: 24.09.2025 12:38

Makine ihracatı 8 ayda 18,5 milyar dolara ulaştı — MAİB verileri

Makine ihracatı 8 ayda 18,5 milyar dolara ulaştı

MAİB verileri: Birim fiyatlar yükseldi, tonaj geriledi

Makine İhracatçıları Birliği'nden (MAİB) paylaşılan verilere göre, Türkiye'nin ocak-ağustos (8 aylık) döneminde serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı yüzde 0,3 artışla 18,5 milyar dolara ulaştı.

Sektör, kilogram başına ortalama ihracat fiyatlarını 8 dolar gibi tarihi bir seviyeye yükselterek dolar bazında yaşanan yüzde 7,7 fiyat artışıyla tonajda görülen yüzde 6,9 daralmayı karşıladı. Ağustosta birim fiyatlar 8,3 dolar ile yılın zirvesine çıkarken, miktar olarak yaşanan yüzde 12,3 daralma nedeniyle makine ihracatı aylık bazda önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,4 azaldı.

Buna rağmen son 12 aylık dönemde ihracat 28,3 milyar dolar ile tarihi zirvelere yakın seyretti ve makine ihracatında genel bir gerileme kaydedilmedi.

Pazar ve alt sektör performansı

Almanya'ya yapılan makine ihracatı, ağustosta yüzde 6,6 artış kaydederek 8 aylık dönemde 2 milyar doları geçti. ABD pazarında ağustosta yüzde 10,2 düşüş görülse de ocak-ağustos toplamında ABD'ye ihracat yüzde 2 artışla pozitif bölgede kaldı.

Romanya, Fas ve Ukrayna gibi geleneksel büyük pazarlar arasında sayılmayan alternatif pazarlarda yüzde 10'ları aşan artışlar gözlendi. Ağustos ayında deri işleme makineleri ve ambalaj makineleri oransal olarak en fazla artış sağlayan alt sektörler olurken, en yüksek düşüş ısıtıcılar ve fırınlar ile yük kaldırma, taşıma ve istifleme makinelerinde gerçekleşti.

Yılın 8 aylık döneminde en büyük ihracat kalemleri arasında evsel ve endüstriyel soğutma makineleri yüzde 1,8 artış ve içten yanmalı motorlar ve aksamları yüzde 5,8 artışla öne çıktı.

MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu'nun değerlendirmesi

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, yılın ikinci yarısında Avrupa’daki canlanmanın ihracat için kritik olduğuna dikkat çekti. Karavelioğlu, tarife karmaşasının yıl bitmeden durulması beklentisinin küresel talep ritmini hızlandırırken, makine gibi teknoloji yoğun sektörlerde yeni bir rekabet döneminin kapısını araladığını belirtti.

Gümrük tarifelerindeki artışların ve ürün niteliğine ilişkin çapraşık mekanizmaların ihracat rotalarını ve müşteri profilini değiştirdiğini vurgulayan Karavelioğlu, "Geleneksel pazarlarda keskinleşen rekabet, imalatçı ve tedarikçi arayışlarını nispeten düşük riskli ülkelere kaydırıyor. Ötelenmiş yatırım planlarının hızla gözden geçirildiği ve makine siparişlerinde iyileşmenin başladığı bu dönemde, Türkiye otomasyona ve tesisleşmeye elverişli üretim çeşitliliği, çabuk teslimat ve nitelikli servis kabiliyeti ile öne çıkacaktır." dedi.

Karavelioğlu, önceliklerin kısa vadede siparişleri konsolide etmeye dönük operasyonel çevikliği sağlamak, orta vadede ise pazar çeşitliliğiyle teknoloji yoğun ürünlere talebi artırmak olması gerektiğini belirtti ve ekledi: "Yeni dönemde işletmeler, ihracat stratejilerini fiyat rekabeti yerine tedarik güvenliği, yüksek kalite standartları ve sürdürülebilirlik vaatleriyle farklılaşma üzerine kurmalı."

Başkan, sektörün sayısı 169'a ulaşan AR-GE merkeziyle Türkiye'de lider konumda olduğunu; bu merkezlerin büyük kısmını en çok AR-GE harcaması yapan ilk 500 arasına sokarak rol model oluşturduklarını vurguladı. "Teknoloji seviyemizdeki yükselişi, ihracat birim fiyatlarımızdaki tarihi seviyelerden de okuyabiliyoruz. Türkiye’nin dış ticaret kompozisyonu içinde farklılaşarak, ihracattaki artışımızı miktarla değil fiyatla sağlamış olmamızı, ölçeklerimizi yeniden büyüteceğimiz vakit sıçrama yapacağımız ümidi ile 2025'in önemli kazanımlarından biri olarak yorumluyoruz." ifadelerini kullandı.

Küresel eğilimler ve stratejik öncelikler

Karavelioğlu, Avrupalı şirketlerin bilgi yoğun üretimden teknoloji yoğun üretime geri dönme çabası içinde olduğunu, bu süreçte Türkiye'nin makine imalatında standartlar ve kalite üzerinden yüksek seviyeli entegrasyonla stratejik bir ortak olarak öne çıktığını söyledi. Rusya-Çin yakınlığına karşı daha fazla uluslararası ortak arayan AB için Türkiye'nin öneminin arttığını vurguladı.

Karavelioğlu ayrıca, "Böyle bakınca, makine sektörü için Çin menşeli tek tedarikçili yaklaşımdan uzaklaşıp yerli kapasiteyi artırmak, teknoloji, AR-GE ve üretim verimliliği yatırımlarımıza ara vermeksizin AB’nin bütün ihtiyaçlarına cevap verebilecek imalatçı profilini geliştirmek hayati bir öncelik haline geliyor." değerlendirmesinde bulundu. Güncel temmuz verisine göre ABD’ye ihracatı yüzde 30 azalan Çin için ve dolaylı ticaretin ek tarife riski taşıdığı Türkiye için artan bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti.

Sanayi göstergeleri ve politika çağrısı

Karavelioğlu, AB’de ana stratejinin savunma kapasitesinin artırılması ve enerjide bağımlılığın azaltılması üzerine yeniden yazıldığını belirtti. GSYH ikinci çeyrek tahminine göre sanayi sektöründe gözlemlenen yüzde 6,1 büyümenin sıkı para politikasının etkilerinin azalması beklentileriyle de ilişkili olduğunu kaydetti.

PMI verilerine göre imalat sanayindeki daralmanın 16 ayı geride bıraktığı, makine sanayisinde kapasite kullanım oranlarının yüzde 66,4 seviyelerine kadar gerilediği ve imalat sanayinde kapasite kullanım oranının yüzde 73,5 ile 2023 Mart sonrası en düşük seviyeye indiği belirtiliyor. Sabit sermaye yatırımlarında görülen yüzde 8,8 büyüme, üretim ve yatırım ortamının temellerinin sağlam kaldığına işaret edebilir. Ancak üretimin yılın ilk 7 ayında yüzde 5,6 düşmesiyle makine imalatının en fazla daralan sektör olduğu vurgulandı.

Üretici fiyat endeksine (ÜFE) ilişkin olarak, imalat sanayinde aylık ortalama artışın yüzde 2,8 olduğu ilk 6 ayda makine sektöründe bu oranın yüzde 13,4 seviyesine çıktığına dikkat çekildi.

Karavelioğlu, KOBİ ölçeğindeki niş teknoloji geliştiricilerinin zararının temele inmemesi için para ve kredi politikalarının seçici biçimde gevşetilmesi ve yerli üretimin sürdürülebilir finansmanına yönelik özel tedbirlerin geliştirilmesi gerektiğini söyledi. İç talebin toparlanması ve dış talepteki iyileşmenin makine sanayisini yeniden büyüme patikasına bir yıldan önce sokamayacağı öngörüsünün, ihracat gelirlerine ve finansman giderlerine yönelik sektörel tedbirlerin aciliyetini artırdığını belirtti.

Sonuç olarak, MAİB verileri Türkiye makine sektörünün fiyat odaklı bir performans gösterdiğini, pazar çeşitlendirme, AR-GE ve stratejik politika destekleriyle 2025'te daha güçlü bir sıçrama potansiyeli taşıdığını işaret ediyor.