Apiterapi Otoimmün Hastalıklarda Umut Oluyor: Arı Ürünleri İmmün Sistemi Dengeliyor

Prof. Dr. Ertuğrul Kaya, apiterapinin arı ürünleriyle otoimmün hastalıklarda immün denge sağlayarak tedaviye destek verdiğini ve uygulamanın hekim gözetiminde yapılması gerektiğini vurguladı.

Yayın Tarihi: 07.10.2025 11:08
Güncelleme Tarihi: 07.10.2025 11:08

Apiterapi Otoimmün Hastalıklarda Umut Oluyor: Arı Ürünleri İmmün Sistemi Dengeliyor

Apiterapi otoimmün hastalıklarda umut oluyor

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Kaya, Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sağlık Bakanlığı ve Uluslararası Sağlık Hizmetleri AŞ (USHAŞ) organizasyonuyla, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) işbirliğinde İstanbul'da düzenlenen 3. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'nde apiterapi uygulamalarının önemine dikkat çekti.

Apiterapi nedir?

Prof. Dr. Kaya, apiterapiyi bal arısının ürünlerinin tıbbi amaçlı kullanımı olarak tanımladı. Apiterapi kapsamında bal, propolis, polen, arı sütü ve arı zehri gibi ürünlerin tıbbi amaçlarla değerlendirildiğini belirtti.

Arı ürünleri ve kullanım alanları

Kaya, bal, propolis ve polen gibi ürünlerin yaygın ve güvenli şekilde tıbbi amaçla kullanıldığını; arı zehri ve arı sütünün ise daha özel uygulamalar gerektirdiğini söyledi. Apiterapinin binlerce yıllık geçmişi bulunduğunu, insanların eski çağlardan beri arı ürünlerini hem gıda hem de sağlık amaçlı kullandığını aktardı.

Otoimmün hastalıklarda apiterapi

Apiterapinin kullanımının özellikle modern tıbbın beklentileri tam karşılamadığı otoimmün hastalıklarda arttığını söyleyen Kaya, otoimmün hastalıkların yaklaşık 150 farklı hastalıktan oluşan geniş bir grup olduğuna dikkat çekti. Kaya, bağışıklık sisteminin dengesinin bozulmasıyla kendi hücrelerine saldırmasının otoimmün hastalıkların temelini oluşturduğunu; örnek olarak Haşimato tiroidi, sedef hastalığı ve romatoid artriti verdi.

Prof. Dr. Kaya, apiterapi ile ilgili çalışmaların umut verdiğini, laboratuvar ve hayvan çalışmalarında arı ürünlerinin immün sistemi etkileyen bazı sitokinleri düzenlediğinin gösterildiğini belirtti. Bu etkinlikle ilgili olarak, "İmmün sistem fazla çalıştığında onu yatıştırıyor, zayıf olduğunda ise güçlendiriyor. Bu dengeleyici etkiye biz immün modülatör etkinlik diyoruz" ifadelerini kullandı. Klinik çalışmaların henüz sınırlı olduğuna dikkat çekti ve tecrübeye dayanarak apiterapinin otoimmün hastalıklarda sıkça kullanıldığını aktardı.

Arı zehri uygulaması ve güvenlik

Arı zehri uygulamasının iki yöntemle yapıldığını belirten Kaya, bilinen yöntemin arının doğrudan sokması yoluyla zeviri vermesi olduğunu; diğer yöntemin ise arı zehrinin laboratuvar ortamında alınarak ilaç formunda uygulanması olduğunu söyledi. Her iki yöntemde de bağışıklık sisteminde inflamatuar süreçleri düzenleyici etkiler gözlendiği bilgisini paylaştı.

Uygulamaların mutlaka hastane koşullarında ve hekim kontrolünde yapılması gerektiğini vurgulayan Kaya, Sağlık Bakanlığı yönetmeliğinin bu alandaki uygulamaları yalnızca hekimler tarafından, hastane ortamında ve gerekli altyapıyla sınırladığını; böylece uygulamaların güvenli hale getirildiğini ifade etti. Türkiye'de geleneksel tıp kapsamında toplam 15 farklı alanda uygulama yapıldığını hatırlattı.

Eğitim, sertifikasyon ve klinik uygulama

Kaya, apiterapi uygulayacak hekimlerin Sağlık Bakanlığı eğitimlerini tamamlayıp sertifika almak zorunda olduğunu; uygulamaların hastane şartlarında, acil müdahale ekipmanlarının hazır bulunduğu ortamda yapılması gerektiğini belirtti. Kendi polikliniklerinde bu donanımı sağlayarak uygulamaları güvenle yaptıklarını söyledi.

Son olarak Prof. Dr. Kaya, arı ürünlerinin özellikle otoimmün hastalıklar, Tip 1 diyabet, Multipl Skleroz (MS), romatoid artrit ve çölyak gibi hastalıklarda tedaviye destekleyici etkiye sahip olduğunu ve apiterapinin immün sistemde yaptığı değişikliklerle bu hastalıkların seyrine olumlu katkı sağladığını vurguladı.