Batı Trakya Türkleri'nden Cuma Namazı Girişimine Tepki
11 Ekim 2023'te, Yunanistan'ın Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Genel Sekreteri Yorgos Kalancis'in katıldığı İskeçe Medresesi açılışının ardından, Batı Trakya Türkleri Yunanistan tarafından atanmış müftülerin İskeçe Çınar Camisi'nde cuma namazı kılma girişimine karşı çıktı.
DEB Partisi Kınadı
Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, atanmış müftülerin bu girişimini "provokatif bir eylem" olarak nitelendirerek, bu durumu şiddetle kınadıklarını ifade etti. Açıklamada, "Azınlığımızın tayinli naipler ve müftülük meselelerinde gasbedilen iradeleri hususunda düşündüklerini bilmemize rağmen böyle bir eylemde bulunmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Eylemin güdümlü olma ihtimali kaygılarımızı artırıyor," denildi.
İskenderun ve Diğer Kuruluşlardan Tepkiler
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği (BTTÖB) de yaptığı açıklamada, atanmış müftülerin cami cemaatinin iradesine aykırı hareket ettiğini vurguladı. Açıklama, "Lozan Antlaşması'nda garanti altına alınan inanç ve eğitim hürriyetlerinden mahrum bırakılan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığına uygulanan bu haksızlıklar açık bir zulümdür," şeklindeydi.
İskeçe Türk Birliği (İTB) ise, İskeçe, Gümülcine ve Dimetoka’da görev yapan müftülerin zararlı bir şekilde Çınar Camisi’ne girmeye çalıştığını vurgulayarak, bu hareketin iyi niyetten uzak bir provokasyon olduğunu belirtti. Bu tür girişimlerin, Batı Trakya Türk Azınlığının iradesini yok saydığına dikkat çekildi.
Halkın İradesine Saygı Çağrısı
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD), atanmış müftülerin eylemini "provokatif" olarak tanımladı. Azınlık mensupları, camide bulunan İskeçe Seçilmiş Müftüsü Mustafa Trampa’nın olduğu belirtilerek, "Bizim müftümüz içeride" sloganları atıldı.
Batı Trakya Türk Azınlığı, dini liderlerin seçimle belirlenmesini talep ederken, Yunan devleti atanmış müftüleri görevlendirmeye devam ediyor. Bu durum, Batı Trakya’daki müftülük meselesinin çözülmeyen bir sorun olarak kalmasına yol açıyor ve azınlık toplumunun tepkilerini artırıyor. Azınlık mensupları, Lozan Antlaşması’yla garanti altına alınan haklarının ihlal edildiğini ve atanmış müftülerin toplum tarafından kabul edilmediğini ifade ediyor.