DOLAR
42,58 -0,03%
EURO
49,6 -0,02%
ALTIN
5.730,8 0,15%
BITCOIN
3.856.079,94 0,14%

BBNJ (Açık Denizlerde Biyoçeşitliliği Koruma Anlaşması) 17 Ocak 2026'da Yürürlüğe Giriyor

BBNJ, 19 Eylül'de 60'ıncı onaya ulaştı; 17 Ocak 2026'da yürürlüğe girecek. Okyanus koruması, deniz koruma alanları ve genetik kaynak paylaşımında yeni yasal çerçeve getiriyor.

Yayın Tarihi: 30.09.2025 11:09
Güncelleme Tarihi: 30.09.2025 11:09

BBNJ (Açık Denizlerde Biyoçeşitliliği Koruma Anlaşması) 17 Ocak 2026'da Yürürlüğe Giriyor

BBNJ (Açık Denizlerde Biyoçeşitliliği Koruma Anlaşması) 17 Ocak 2026'da Yürürlüğe Giriyor

GÜLSELİ KENARLI - Bursa Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Bilgili, Devletlerin Yargı Yetkisi Dışında Kalan Deniz Alanlarında Deniz Biyolojik Çeşitliliğinin Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı Anlaşması'nın (BBNJ) yürürlüğe girmesiyle okyanusların korunması için hayati bir yasal dayanağın sağlanacağını belirtti.

Anlaşmanın yürürlüğe girişi ve kapsamı

BBNJ, 19 Eylül itibarıyla 60'ıncı ülke onayına ulaştı ve 17 Ocak 2026'da taraf devletler bakımından resmen uygulanmaya başlanacak.

Anlaşma, açık denizlerde çevresel etki değerlendirmesi, yeni deniz koruma alanları oluşturulması ve genetik kaynakların adil paylaşımı ile biyolojik çeşitliliğin korunmasını hedefliyor. Uygulama alanı, kıyı devletlerinin ulusal yetki alanı dışında kalan, 200 deniz milinden sonraki sahaları kapsıyor.

Uzman değerlendirmeleri

Doç. Dr. Levent Bilgili, uluslararası hukukun boş bıraktığı bir alanı kapsayan anlaşmanın önemini vurgulayarak, "Anlaşma ile açık denizlerdeki biyolojik çeşitlilik de koruma altına alınacak. Bu nedenle yürürlüğe girmesi, okyanusların ve biyolojik çeşitliliğin korunması için hayati bir yasal dayanak sağlıyor." dedi.

Bilgili, ayrıca anlaşma sayesinde açık denizlerde deniz koruma alanları kurulabileceğini, denizlerdeki faaliyetlerin çevresel etkilerinin önceden değerlendirileceğini ve türlerin genetik materyallerinin adil paylaşımının güvence altına alınacağını aktardı.

Bilgili'nin vurguladığı diğer noktalar şunlar:

"Açık denizlerde kurulacak deniz koruma alanları, nesli tehlike altındaki türlerin üreme bölgeleri ve göç yollarını, mercan resifleri ile hidrotermal bacalar gibi hassas ekosistemleri koruyarak okyanuslardaki biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliğine önemli katkılar sağlayacaktır."

Gelişmekte olan ülkeler açısından anlaşmanın sağlayacağı faydaları ise Bilgili şöyle özetledi: anlaşma, ileri teknolojiye sahip ülkelerin gelişmekte olan ülkelere bilgi, kapasite ve teknoloji paylaşmasını sağlayarak araştırmalara katılımı artıracak; genetik materyalin ilaç ve biyoteknoloji alanında adil paylaşımı ise sağlık teknolojilerinin iyileştirilmesine katkı sunacak.

Bilgili, taraf olmayan ülkelerin anlaşmayı tanımaması hâlinde koruma alanlarının etkinliğinin azalabileceğini, genetik bilgilerin paylaşılmaması durumunda adil fayda yaklaşımı ve bölgesel güvenlik açısından riskler oluşabileceğini belirtti. Taraf ülkelerin anlaşma hükümlerini kendi iç mevzuatlarına aktaracağı; lisanslama, koruma kuralları, çevresel etki değerlendirmeleri ve onay süreçlerinin ulusal düzenlemelerle belirleneceği ifade edildi.

Bilgili ayrıca ülkelerin kendi gemilerinin faaliyetlerini raporlayacağını, toplanan verilerin küresel bir veri tabanında saklanacağını ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkelerin finansman, teknoloji transferi ve liman işlemlerinde yaptırımlarla karşılaşabileceğini vurguladı.

Türkiye için fırsatlar

Bilgili, Türkiye'nin anlaşmaya taraf olmasının bölgesel okyanus koruma stratejileri açısından fırsatlar sunduğunu belirterek, "Türkiye, bu anlaşmayla ulusal yetki alanlarında edindiği bilgi birikimini okyanus koruma stratejilerine uyarlayabilir ve özellikle mavi ekonomi başta olmak üzere bölgesel liderliğini küresel düzeyde de yansıtabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Doğu Akdeniz ve Karadeniz'de yürütülen çalışmaların Türkiye'nin derin deniz araştırmaları kapasitesini artırdığı, bu birikimin açık deniz alanlarında da kullanılabileceği kaydedildi. Bilgili, anlaşmanın Paris İklim Anlaşması ve Kunming-Montreal Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi ile tamamlayıcı nitelik taşıdığını ve Türkiye'ye uluslararası finansman ile güvenilirlik avantajı sağlayacağını ifade etti.

Bilgili, "Anlaşmanın ilk toplantısının gelecek yıl yapılacağını..." belirterek uygulama kuralları, koruma alanları, çevresel etki değerlendirmeleri ve genetik kaynak paylaşımı gibi konuların ele alınacağını söyledi.

Bilgili, sözlerini şöyle tamamladı: "Bunu tanıyan ve destekleyen ülke sayısı arttıkça hem etkinlik alanı hem de üretilen bilgi önemli ölçüde artacaktır. Taraf olmayan ülkelerin ise bir şekilde gönüllülük esaslı olarak işbirliğine gitmeyi kabul etmesi uzun vadeli başarı açısından kritik. Şeffaf, bağımsız ve adil bir finansman dağılımının garanti altına alınarak bilimsel odaklı bir yaklaşım geliştirilmesi de uzun vadede başarı şansını artıracaktır. Faydaların mutlaka çevresel, ekonomik, sosyal çıktıları dengede tutarak hesaplanması ve sürdürülmesi gerekecektir."

Küresel iş birliği ve hukuki kapsam

Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) Araştırmacısı Derya Ulutürk da anlaşmanın, açık denizlerde biyolojik çeşitliliği korumak için genetik kaynakların adil paylaşımı ve çevresel değerlendirmelerle küresel iş birliğini güçlendirmeyi hedeflediğini belirtti.

Ulutürk, "Anlaşma, dünya denizlerinin yüzölçümünün yaklaşık üçte ikisini ve küresel okyanuslardaki su kütlesinin yaklaşık yüzde 95'ini kapsamına alıyor. Uygulama sahası bakımından Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz gibi kapalı veya yarı kapalı denizlerde alansal olarak karşılamadığı anlaşma geçerli olmuyor." ifadelerini kullandı.

Ulutürk, Türkiye'nin 27 Eylül 2024'te anlaşmayı imzaladığını ve iç hukuktaki onay sürecinin devam ettiğini hatırlatarak, "Türkiye, anlaşmayı imzalamakla Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olmama yönündeki mevcut hukuki pozisyonunu muhafaza edecek. Ayrıca ulusal yetki alanlarımızı da barındıran denizler olan Akdeniz, Ege ve Karadeniz'de egemen haklarımız ve yetkilerimiz saklıdır." dedi.

DEHUKAM'ın BBNJ müzakerelerinde Türkiye'nin hak ve menfaatlerinin metne yansıtılması amacıyla sürece katkı sağladığı ve ulusal düzeyde eşgüdüm noktası olarak görev üstlendiği belirtildi.