DOLAR
42,52 0,01%
EURO
49,49 -0,13%
ALTIN
5.727,42 0,21%
BITCOIN
3.837.889,99 0,48%

Maura Finkelstein: Yahudi olmama rağmen Siyonist baskılar yüzünden dışlandım

ABD'li Yahudi akademisyen Maura Finkelstein, Gazze Mahkemesi'nde Siyonist baskılarla işten atıldığını ve akademisyenlerin soykırımı dile getirme sorumluluğunu vurguladı.

Yayın Tarihi: 26.10.2025 15:56
Güncelleme Tarihi: 26.10.2025 15:56

Maura Finkelstein: Yahudi olmama rağmen Siyonist baskılar yüzünden dışlandım

Maura Finkelstein: Yahudi olmama rağmen siyasi duruşum yüzünden dışlandım

EKREM BİÇEROĞLU - Gazze Mahkemesi'nin İstanbul'daki nihai oturumu için gelen ABD'li antropolog ve akademisyen Maura Finkelstein, AA muhabirine verdiği röportajda, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki uygulamalarına karşı tutumu nedeniyle hem akademik çevrelerde hem de Yahudi topluluklarında dışlandığını anlattı.

İşten atılma ve kampüsteki baskılar

Finkelstein, Muhlenberg College’te dokuz yıl kadrolu antropoloji profesörü olarak görev yaptığını, ancak üniversitedeki Siyonist gruplar ve bağışçıların baskıları nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kaldığını söyledi. Kampüsteki "Hillel" adlı Yahudi öğrenci grubunun açıkça Siyonist bir örgüte dönüştüğünü belirten Finkelstein, öğrencilerin kendisinin işten çıkarılması için organize olduklarını ifade etti.

Finkelstein, sosyal medyada takip edilip sözlerinin izlendiğini, üniversite yönetimine şikayetler yapıldığını ve kendisine antisemitizm suçlamaları yöneltildiğini aktardı. "Anti-Siyonizm ile antisemitizmin aynı şey olduğunu iddia ettiler," diyen akademisyen, politik görüşlerinin bazı Yahudi öğrenciler, öğretim üyeleri ve personeli güvensiz hissettirdiği bahanesiyle hedef gösterildiğini belirtti.

"Ben de Yahudi'yim ancak siyasi duruşum nedeniyle dışlandım," diyen Finkelstein, işten çıkarılmasının arkasında örgütlü faaliyetler ve üniversiteye bağış yapan Siyonist bağışçıların olduğunu söyledi.

Siyonist örgütlerin taktikleri

Finkelstein, Gazze'ye destek verenleri ifşa edenlere dair şu örgütleri isim verdi: Canary Mission, Hillel International, Anti-Defamation League (ADL), Israel Campus Coalition ve David Horowitz Foundation. Bu örgütlerin görünüşte antisemitizmle mücadele ederken, gerçekte siyasi muhalifleri hedef aldığını savundu.

Bu yapıların amaçlarını şöyle özetledi: "Anti-Siyonistleri, Filistinli, Arap ve Müslüman akademisyenleri, personeli ve öğrencileri hedef almak, gözetlemek, taciz etmek ve hayatlarını mahvetmek. Bunu Filistin karşıtı, Arap karşıtı ırkçılık ve İslamofobi üzerinden yapıyorlar, yani soykırıma karşı çıkan ve özgürlüğü savunanları terörist gibi göstermeye çalışıyorlar."

Akademik sorumluluk ve tarafsızlık eleştirisi

Finkelstein, akademisyenlerin Gazze'de yaşananlara karşı sorumluluğu olduğunu vurguladı. Noam Chomsky'nin Vietnam Savaşı dönemindeki çağrısını hatırlatarak, "Chomsky, akademisyenlerin savaş hakkında gerçeği söyleme sorumluluğu olduğunu belirtmişti," dedi ve bu sorumluluğun bugün de geçerli olduğunu ifade etti.

Her akademisyenin alanı ne olursa olsun soykırım hakkında söyleyecek bir sözü olduğunu belirten Finkelstein, "İklim değişikliği üzerine çalışan bilim insanları bile soykırımın yol açtığı çevresel yıkımı inceliyor. Bu nedenle her akademisyenin bu soykırımı dile getirme, İsrail’i kınama ve Filistin’in özgürleşmesini destekleme sorumluluğu var," değerlendirmesinde bulundu.

Kurumlar düzeyinde de, silah üretimi, soykırımı kolaylaştıran teknoloji firmaları ya da Filistinlilerin evlerini yıkan makinelerin üretildiği firmaların da "soykırıma yatırım yapmış" sayıldığını söyledi.

Tarafsızlık eleştirisini net bir şekilde dile getiren Finkelstein, "Sessiz kalmak ya da herhangi bir biçimde yatırım yapmak—entelektüel, finansal veya mekansal kaynaklarını soykırıma yönlendirmek—doğrudan soykırımı desteklemektir. Sessizliği seçmek ise soykırım suçuna ortak olmaktır," dedi.

Üniversitelerin dönüşümü ve çözüm çağrısı

ABD'deki üniversitelerin artık eleştirel düşünme alanları olmaktan çıktığını savunan Finkelstein, "Artık ABD'deki üniversiteler eleştirel düşünme alanları değil, sermaye biriktirme alanlarına dönüştü" iddiasında bulundu. Finansal model ve politik yatırımlar nedeniyle baskıcı bir ortam oluştuğunu söyleyen akademisyen, bu koşullar altında soykırımdan söz etmenin veya Filistin lehine konuşmanın kişilerin işten atılmasına yol açabildiğini belirtti.

Üniversitelerin yeniden öğrenme mekanları olma taahhüdünde bulunmaları, eleştirel düşünmeyi ön plana çıkarmaları ve kampüslerde dayanışma alanlarının oluşturulmasına öncelik vermeleri gerektiğini söyleyen Finkelstein, bunun mevcut politik ve ekonomik model altında zor olduğunu vurguladı.

Ayrıca, yalnızca İsrail gibi devletlerden yatırımları çekmenin yeterli olmayacağını, aynı zamanda "milyarder Siyonist bağışçıların üniversitelerin yönünü belirlemediği güçlü bir kamu eğitimine yatırım" yapılması gerektiğini belirtti.

Üniversite yöneticilerini Nazi soykırımındaki Eichmannlara benzeten Finkelstein, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu bürokratlar artık öğrenmeyi, eleştirel düşünmeyi ve gerçeği araştırmayı desteklemelidir. Üniversiteler büyük finansal çıkar elde etme ve emlak geliştirme amacında olan şirketlerin ara yöneticileri gibi olmaktan çıkmalıdır."

Gazze Mahkemesinin nihai oturumu için İstanbul’a gelen ve özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki...

Gazze Mahkemesinin nihai oturumu için İstanbul’a gelen ve özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere yönelik soykırımında akademik suç ortaklığıyla ilgili çalışmaları, Siyonizm karşıtı ve Filistin'e yakın tutumuyla bilinen ABD’li Yahudi antropolog ve akademisyen Maura Finkelstein, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.