Özbek Suzani Nakşı: Renkli Motiflerle Kültürel Mirası Yaşatıyorlar
UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras kapsamında değerlendirilen Özbek nakşı, özellikle suzani formu ile çeyiz kültürünün vazgeçilmez parçası olarak öne çıkıyor. Orta Asya'da yüzyıllardır kadınların ev hayatında kullanılan bu el sanatı, nar, lale, karanfil, hayat ağacı ve güneş motifleri gibi sembolik desenlerle kültürel kimliği taşıyor.
İstanbul'da sergilenen kuşaktan kuşağa aktarılan ustalık
Yakın zamanda İstanbul'daki bir festivalde nakışlarını sergileyen Özbekistanlı Chuli Rakhimov, AA muhabirine bu geleneği üç kuşaktır sürdürdüklerini ve bugün sanatla eşinin birlikte devam ettiğini söyledi. Rakhimov, kumaş ve iplik hazırlık süreçlerini anlatarak, "İpek böceğinden ipleri elde ediyoruz. Daha sonra bu ipleri boyamak için yapraklardan ya da bitkilerden elde ettiğimiz doğal boyaları kullanıyoruz. Daha sonra kumaşları üretiyoruz ve desenleri üzerine işliyoruz." dedi.
Desen seçiminde Buhara suzanilerinden ilham aldıklarını belirten Rakhimov, "Yüzyıllar önce Buhara'da desenler nasıl yapılıyorsa, biz de hiçbir şeyi değiştirmeden tamamen aynısını yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bu bizim geleneğimiz. Her şey kumaş üzerinde elle yapılıyor. Önce desenleri çiziyoruz ve sonra nakışlarını yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
Amacımız bu sanatın unutulmaması
Rakhimov, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bu geleneği sürdüren usta sayısında düşüş olduğunu, birçok kişinin farklı işlere yöneldiğini aktardı. "Sovyetler Birliği sonrasında sadece 10 el sanatları ustası kalmıştı ve biz de onlardan biriyiz." diyen Rakhimov, Orta Asya içindeki festivallerle, öğrencilere verdikleri eğitimlerle bu sanatı yaymaya çalıştıklarını vurguladı.
Rakhimov, çalışmalarında yorgan yüzü, yastık kılıfı, perde, duvar örtüsü, giysi süsleri ve şallar gibi ev tekstili ürünleri ürettiklerini ve çoğunlukla özel sipariş aldıklarını söyledi. Etkinliklere başta Rusya ve Türkiye olmak üzere birçok ülkeden davet edildiklerini belirtti.
Teknik zorluklar ve gelecek kuşaklar
Rakhimov'un eşi ve suzani ustası Obloberdieva Zukhro, bu nakışların gelecek nesillere aktarılmasının öncelikli hedefleri olduğunu ifade etti. "Bunlar Özbekistan'ın milli nakışlarıdır. Bu desenler büyük babaannelerimizden beri geliyor ve halen her şey aynı teknik ve aynı desenlerle devam ediyor." dedi.
Zukhro, suzani işlemenin zahmetine dikkat çekerek teknik detayları paylaştı: "En küçük yastık kılıfının nakışlaması bile 1 hafta sürer. Bir günde sadece 4 saat nakşın başına oturmak lazım aksi takdirde gözler yoruluyor. Mesela yağmur yağdığında nakış yapılmaz, sadece güneş ışığında yapılabilir. Bu iş için güneş ışığı gerekir."
Rakhimov ve Zukhro, öğrenciler yetiştirerek hem Özbekistan içinde hem de Türkiye'den gelecek katılımcılarla bu geleneğin yayılmasını amaçladıklarını belirtti ve bu sanatın unutulmaması için çalıştıklarını söyledi.
Orta Asya'da yüzyıllardır kadınların evde kullandığı tekstillerde kendini gösteren geleneksel Özbek nakşı, rengarenk motifleri ve sembolik desenleriyle kültürel kimliğin güçlü taşıyıcılarından biri olarak varlığını sürdürüyor. UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras kapsamında değerlendirilen el sanatları arasındaki Özbek nakşının en bilinen formu suzani yani iğne işi, Özbekistan'da çeyiz kültürünün vazgeçilmez parçası olarak öne çıkıyor.