Sporda Şiddetle Mücadele: Tribün Liderlerine Eğitim Önerisi
VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Ece Çalışkan, sporda şiddetin psikolojik kökenleri, taraftar davranışları ve rekabet ortamında duygu yönetimi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Çalışkan, şiddetin genellikle aidiyet hissi ve grup psikolojisi ile tetiklendiğini vurguladı.
Uzman Analizi: Amigdala ve Prefrontal Korteks
Çalışkan, sporda şiddetin psikolojik temellerine ilişkin şunları söyledi: "Sporda şiddeti, özellikle kişinin rekabet duygusuyla ve aidiyet hissettiği takımla özdeşleşmesiyle açıklayabiliriz. Herhangi bir olumsuzlukla karşılaştıklarında çok yüksek bir tehdit algılıyorlar ve bu tehdit algısı sırasında beynin amigdala dediğimiz tehdit merkezi harekete geçiyor. Aynı anda beynin prefrontal korteks dediğimiz düşünme merkezi baskılanıyor. Bu da düşünmenin durmasına ve dürtüsel davranışların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Daha önce normalleştirilmiş şiddet davranışlarını gören kişilerde, bu kontrol kaybı sırasında o davranışları seçme eğilimi çok daha kolay açığa çıkıyor. Toplumsal stres ve kişinin yaşadığı ruhsal zorlanmaları da bu süreçten ayrı düşünemeyiz. Özellikle futbol gibi sosyokültürel ve ekonomik olarak geniş kitleleri buluşturan sporlarda insanlar duygularını boşaltmaya ihtiyaç duyuyor. Türkiye’de bu nedenle en çok futbol alanında karşımıza çıkıyor" dedi.
Grup Psikolojisi ve Aidiyetin Rolü
Grup dinamiklerinin şiddeti nasıl körüklediğini açıklayan Çalışkan, şu değerlendirmeyi paylaştı: "Kutuplaşma, farklılaşma ya da bir takıma ait olmanın getirdiği haksızlığa uğrama hissi de şiddet davranışlarını tetikleyebiliyor. Grup olmak özellikle erken dönemlerden itibaren kişinin hayatında önemli bir yer tutuyor. Taraftar olmak, bir kulübe bağlı olmak zaten kişinin kendiliğinden içinde bulunduğu bir durum ve grup anında kişiler sosyal uyum çerçevesinde grubun ruhsallığını alıyor. Grup iyilik gösteriyorsa ona uyum sağlıyor ama agresif davranıyorsa bu kez de kabul görmek ve aidiyetini göstermek için o agresif davranışları seçebiliyorlar" diye konuştu.
Rekabet, Adrenalin ve Taklit Davranışlar
Çalışkan, müsabaka sırasında artan adrenalin ve bunun düşünme üzerindeki etkisini şu sözlerle anlattı: "Rekabet duygusu, kalabalığın coşkusu ve grubun etkileşimiyle adrenalin çok yükseliyor. Adrenalini salgılayan merkez uyarıldığında kişinin duygu merkezi aşırı aktif hale geliyor ve buna bağlı olarak düşünme merkezi geçici olarak duruyor. Bu yüzden kişi önünde gördüğü davranışı düşünmeden taklit edebiliyor; bağırma, küfretme gibi davranışlar bu ortamda daha hızlı ortaya çıkıyor. Rekabet ve takım özdeşimi ne kadar yüksekse adrenalinin etkisi de o kadar artıyor. Özellikle derbiler gibi önemli maçlarda bu durum daha belirgin oluyor. Adrenalin arttıkça tehdit merkezinin daha aktif olduğunu biliyoruz ve bu durumda kontrolsüz davranışların ortaya çıkma ihtimali yükseliyor" şeklinde konuştu.
Öneri: Tribün Liderlerine Eğitim
Profesyonel sporcuların spor psikologları eşliğinde öfke yönetimi ve davranış düzenleme eğitimi aldığını hatırlatan Çalışkan, tribünlerde benzer bir yaklaşım gerektiğini belirtti. Çalışkan, önerilerini şu ifadelerle özetledi: "Sporculara duygu düzenleme ve öfke kontrolü eğitimleri veriliyor. Tribünlere de verilebilir mi? Bireysel olarak yapılabilir ama esas olarak tribünün önde gelen kişilerine, grubu yönetenlere ve kulüp kültürünün geneline yönelik müdahaleler gerekli. Kulüp kültürünün buna göre şekillenmesi, tribün liderlerinin bu konuda eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum."
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG ECE ÇALIŞKAN