Deprem sonrası sigortalı konut sahiplerinin dikkatine


Bankaların A Grubu Sigorta Acentası olarak faaliyet gösterdiğine dikkat çeken Ölmez, “Tüketiciyi Koruma Kanunu ve Tüketici Kredileri Yönetmeliği'nde belirtilen kredi bağlantılı sigorta işlemlerini genellikle faiz dışı gelir elde etmek amacıyla kullanıyorlar. Ancak hangi sigorta türünün kredi bağlantılı sigorta olduğu konusunda net bir belirleme yapılmadığından dolayı tartışmalar yaşanabiliyor. DASK gibi yasal zorunluluk nedeniyle yapılan sigortalar ile konut ve yaşam sigortaları ise kredi teminatı olarak kabul edildiği için Yargıtay tarafından da kredi bağlantılı sigorta olarak kabul ediliyor” şeklinde konuştu.

Ölmez, vatandaşların konut sigortası poliçelerini incelemeleri ve hasar durumunda hangi maddelerin kapsama girdiğini öğrenmeleri gerektiğinin altını çizerek, “Sigorta şirketleri, sigorta poliçesinde yer alan maddelere göre hasar tazminatı ödüyor. Poliçedeki maddelerin çok iyi anlaşılması ve hasar durumunda hangi maddelerin kapsama girdiğinin bilinmesi çok önemli. Poliçedeki her madde ayrı bir kapsam sağlar. Örneğin, sel ve su baskınına karşı koruma sağlayan maddelerin farklı olduğunu unutmamak gerekir” diye konuştu. Özetle, bankaların kredi bağlantılı sigortaları genellikle faiz dışı gelir temin etmek amacıyla kullandığı ve bu sigortaların hangi türünün kredi bağlantılı olduğu konusunun yasa ve yönetmeliklerde net bir şekilde belirtilmediği belirtiliyor. Konut sigortalarında ise, deprem, sel, diğer doğal afetler ve terör klozlarını içermesi konusunda bir yasal düzenleme ve zorunluluk bulunmuyor ve bankalar bu konuda müşterilerini yeterince bilgilendirmiyorlar. Ayrıca, bankaların sigorta poliçelerini yenilemekte ihmal gösterdikleri ve DASK sigortalarında üst sınır artışına paralel ek zeyilname yapmadıklarına ilişkin şikayetlerin olduğu ifade ediliyor. Sigorta poliçesinin süresi bittiğinde, bankaların tüketiciye bildirim yaparak sigorta poliçesini uzatması gerektiği ve aksi takdirde olası hasardan ve kredisinin teminat eksikliği nedeniyle bankaların yasal sorumlu olacağı belirtiliyor. Ancak uygulamada, kredi bağlantılı sigortanın tam olarak saptanmaması nedeniyle bankaların sigorta uzatma işlemlerinde sorunlar yaşandığı ve tüketicinin sigorta primlerini ödemediği durumlarda sigorta poliçelerinin iptal edildiği ifade ediliyor. Özetle, tüketicilerin konut sigortalarını yenileme sürelerini ve DASK sigortalarındaki üst sınır artışını takip etmeleri ve bankaların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini kontrol etmeleri önemlidir. Bankaların sigorta poliçelerinin yenilenmesindeki ihmalinin veya DASK sigortasındaki üst sınır artışına paralel ek zeyilname yapmamalarının tüketicilere zarar verebileceği belirtilmektedir. Tüketicilerin bu durumlarda bankalarla iletişim kurarak haklarını aramaları önerilmektedir. Ancak, tüketicilerin kendi ihmalinin de yargı makamlarınca değerlendirilebileceği unutulmamalıdır.

Avukat Selen Karataş, DASK poliçesinin yenilenmesi konusunda bankanın bildirim yükümlülüğü olduğunu belirtiyor. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin bir kararına atıfta bulunan Karataş, Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 2. fıkrasında zorunlu sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olduğunu belirtiyor. Karataş, bankanın zorunlu olan DASK sigortasının da yenilenmesi için müşterisine bilgilendirme yapması gerektiğini söylüyor. Ancak, DASK sigortasını yapan başka bir sigorta şirketi olsa bile, bankanın bu yükümlülüğü yerine getirmesi gerektiğini belirtiyor. Karataş, ayrıca müşterinin de zorunlu DASK sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etme ve sigortayı yenileme konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünde müterafik kusuru olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, her iki tarafın da kusuru değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğini ifade ediyor.