Faiz oranları hızla yükseliyor ve
kredi maliyetleri artıyor. Bu durum, piyasalarda bir deprem etkisi yaratıyor. Bankalar, riskleri dengelemek ve karlılıklarını korumak için kredi verme konusunda daha temkinli davranıyor. Talep artmasına rağmen, bankalar sınırlı miktarda kredi vermeyi tercih ediyor. İkinci tur öncesi kredi ve faiz depremi, ekonomik belirsizlikler ve seçim sonuçlarının etkisiyle ortaya çıkıyor. Bu durum,
ekonomi ve
finans piyasaları üzerinde belirgin bir etkiye sahip olabilir.
KREDİ FAİZLERİ YÜZDE 50'Yİ GEÇTİ
TCMB'nin politika faizini sabit tutmasına rağmen, faizler son günlerde hızla yükseldi. TL mevduat faiz oranları yüzde 40'a, ihtiyaç kredisi faizleri ise yüzde 50'nin üzerine çıktı. İhtiyaç kredilerinin yıllık faiz oranı seçimler öncesi yüzde 34,2'ye yükselmişti. Ancak bu hafta bazı bankalarda ihtiyaç kredisi faizleri yüzde 40'ı aşarak, hatta bazılarında yüzde 50'yi geçti. Bazı bankalarda konut kredileri aylık yüzde 3,5'e kadar çıkarken, taşıt kredileri yüzde 4'e ulaştı.
TCMB'nin aldığı tedbirler sonrasında bankalar kredi verme konusunda adeta durdu. Seçim öncesindeki haftada artan krediler, seçim sonrasında azalmaya başladı. Rezervleri azalan TCMB'nin sınırlamaları nedeniyle bankalar kredi kartlarını nakit avanslara kapatmış ve kredili mevduat hesaplarının limitlerini düşürmüştü. TCMB, geri adım atarak kredi kartlarından nakit avans kullanımına ve kredili mevduat hesaplarına sınırlama getirmeyeceğini duyurdu. Ancak bankalar, bu kredi türünün eski kullanımına dönmesini beklemiyor. TCMB'nin döviz hesaplarından TL'ye dönüşüm için ek hedef belirlemesi, TL mevduat faizlerini hızla yükseltirken, bankaların kredi faizlerini artırmasına ve kredi musluklarını kapatmasına neden oldu. Bankalar halen sınırlı miktarda nakit avans veriyor, ancak talep yüksek olmasına rağmen zararına işlem yapmaktan kaçınıyorlar.