Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna'nın barış müzakerelerine güçlü bir pozisyonda başlamaması durumunda, bunun AB kadar ABD'nin de zararına olacağını ifade etti.
Von der Leyen, Almanya'da gerçekleştirilen 61. Münih Güvenlik Konferansı (MSC 2025) açılışında önemli açıklamalarda bulundu. "Münih'teki görevimiz sadece bu yeni jeopolitik manzarayı tanımlamak değil, onu transatlantik değerlerimizin sürmesini ve çıkarlarımızın savunulmasını sağlayacak şekilde şekillendirmek," dedi.
Bu yeni küresel düzenin Avrupa için değişim gerektiğini belirten von der Leyen, "Önümüzde bizi neyin beklediği konusunda akıllı ve açık görüşlü olmalıyız," diye ekledi.
Rusya’nın AB’nin egemenliği ve güvenliğine yönelik zorluklarının yanı sıra, Çin ile ABD arasındaki iki kutuplu çatışmaya da dikkat çeken von der Leyen, Ukrayna-Rusya barış görüşmelerindeki pozisyonları karşılaştırdı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki farklılıklara değinen von der Leyen, Zelenskiy’in, "Ukrayna herkesten daha fazla barış istiyor," ifadeleriyle adil ve kalıcı bir barış arzusunu vurguladığını belirtti. Ancak Putin’in görüşmelere katılma isteğinin şartlarını sorguladı.
"Başarısız bir Ukrayna, Avrupa’yı zayıflatır; aynı zamanda ABD’yi de zayıflatır," diyen von der Leyen, bu durumun Asya-Pasifik bölgesindeki zorlukları daha da derinleştireceğini ve ortak çıkarları tehdit edeceğini belirtti. Otoriter liderlerin bu süreçteki cezalandırma mekanizmalarını dikkatle izlediğini de sözlerine ekledi.
Von der Leyen, ABD ile birlikte çalışarak adil ve kalıcı bir barış sağlamanın mümkün olduğuna inandığını belirtirken, "Ukrayna’ya mali ve askeri olarak toplam desteğimiz 134 milyar avroya ulaşıyor. Bu, başka bir aktörden daha fazla. 52 milyar dolar askeri yardım da dahil. ABD ile aynı seviyede," diye açıkladı. Ayrıca, Rusya'nın ekonomisini zayıflatan yaptırımların etkisine dikkat çekerek, katkılarının önemine vurgu yaptı.
Son olarak, Ukrayna’nın AB’ye katılımı konusunda çalıştıklarını ve bu ülkenin geleceğinin AB’de olduğunu ifade etti.