Rutte: Türkiye’de 3 binden fazla savunma şirketi var — NATO’dan örnek
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Lahey’de düzenlenen toplantı sonrası yaptığı konuşmada, Türkiye’nin savunma sanayisini örnek göstererek müttefiklere hazırlıklı olmaları çağrısında bulundu.
Lahey zirvesi ve artan tehdit algısı
Rutte konuşmasına, "Lahey’deki zirve ile bir sonraki Ankara zirvesi arasındaki NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nı az önce tamamladık" ifadeleriyle başladı ve değerlendirmesinde şu uyarılarda bulundu:
"Gerçek ve kalıcı tehlikelerle karşı karşıyayız. Rusya, Ukrayna’ya karşı acımasız savaşını sürdürüyor. Kışa yaklaşırken Rusya, giderek daha fazla şekilde halkı ve kritik altyapıyı hedef alıyor. Rusya, NATO’ya karşı da giderek daha pervasız bir tutum sergiliyor. Hava sahamızı ihlal ediyor, siber saldırılar düzenliyor ve müttefiklerin denizaltı altyapısını haritalamak için casus gemiler konuşlandırıyor. Bu olaylar, bir teyakkuz halinin gerekliliğini ortaya koyuyor".
Savunma yatırımları ve yük paylaşımı
Toplantının odak noktalarından birinin savunma yatırımları olduğunu vurgulayan Rutte, artan harcamaları memnuniyetle karşıladığını ancak daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirtti:
"Müttefiklerin, hazırlıklı olmamızı sağlamak için kendi paylarına düşeni yerine getirmeleri şart. Sorumluluğun adil biçimde paylaşılması gerekiyor".
Rutte, müttefiklerin artan savunma harcamalarının somut neticelerine dair güncellemeler paylaşıldığını söyleyerek, "Ukrayna’ya desteğimizi güçlendiriyor ve Rusya üzerindeki baskıyı artırıyoruz" ifadesini kullandı ve "Ankara Zirvesi’ni beklerken önceliklerimiz net. Güvenliğimize yatırım yapmak, sanayimizi güçlendirmek ve Ukrayna’ya desteğimizi sürdürerek zorlu kışı ve sonrasını atlatacak imkanlara sahip olmasını sağlamak" dedi.
Rusya hâlâ birincil tehdit
Bir soruya verdiği yanıtta Rutte, stratejik konseptin geçerliliğini koruduğunu belirtti: "Bu stratejik konsept, geçerliliğini koruyor. Tüm müttefiklerden duyduğum şey, bu düşünceye tamamen bağlı oldukları".
ABD, barış girişimleri ve koordinasyon
ABD’nin barış girişimlerine ilişkin soruya Rutte, sürece ilişkin değerlendirmesini şu sözlerle paylaştı:
"Hep söylediğim gibi, Ukrayna konusundaki çıkmazı aşmayı başarabilecek tek kişi vardı ve o da ABD Başkanı Donald Trump idi. Kendisi bunu yaptı, şubat ayında sürece dahil olmayı başardı ve bugün de dahil olmaya devam ediyor. Ekibi de sürecin içinde ve Steve Witkoff, Marco Rubio ve ABD tarafındaki tüm kilit aktörler buna dahil. Bu çok kritik çünkü nihayetinde ABD, NATO’da açık arayla en büyük müttefik ve yeryüzündeki en güçlü ülke. Önce çıkmazı aşmak ve ardından diğerlerinin peşlerinden gelmesini sağlamak öncelikle onlara düşüyor. Ama barışı sağlamak, ABD Başkanı’nın söylediği gibi tek seferde ve düz ilerleyen bir süreç değil. Masada bir teklif olması gerekiyor, müzakereler yürütmeniz gerekiyor. Cenevre’de ve Miami’de gördük. Dün de Moskova’da gördük. Bu adım adım ilerleyen bir yaklaşım olacak".
Rutte ayrıca, "NATO Karargah’ında ben ve ekibim Beyaz Saray ile Dışişleri Bakanlığı ve ABD tarafındaki tüm aktörlerle barış sürecine azami yardım sağlayabilmek için çok yakın koordinasyon içindeyiz. Çünkü bunu hayati görüyoruz" diyerek ABD ile yakın işbirliğini vurguladı.
PURL programı ve yük paylaşımı
PURL programına katkı durumuna ilişkin Rutte, "PURL için henüz hiç taahhütte bulunmamış ülkelerin sayısı gerçekten çok sınırlı. Müttefiklerin üçte ikisinden fazlası taahhütte bulundu. Bir ya da iki ülkenin ise hükümet çevrelerinde bunu görüştüğünü biliyoruz ve olumlu sonuç çıkacağına inanmak için nedenlerimiz var" dedi ve yük paylaşımının son haftalarda olumlu yönde geliştiğini belirtti: "Yük paylaşımı, sadece altı hafta öncesine kıyasla artık çok daha iyi bir noktada".
Rutte, PURL üzerinden yapılan tedariklere dair şu tahmini paylaştı: "PURL programı büyük bir program. Temmuz ayında başladı ve şimdiden dört milyar, yıl bitmeden de beş milyar dolar tutarında kritik malzemenin Ukrayna’ya teslim edilmiş olacağını düşünüyorum."
Ukrayna finansmanı ve dondurulmuş Rus varlıkları
Ukrayna’nın gelecek yılına dair finansman tartışmalarında Rutte, bu konunun esas olarak AB düzeyinde ele alındığını, AB ile ABD ve diğerlerinin koordineli ilerlediğini belirtti. Rutte, sürecin işlemesi durumunda dondurulmuş Rus varlıklarının kullanımının işleri kolaylaştıracağını, aksi takdirde alternatif kaynaklar bulunması gerektiğini söyledi:
"Antonio Costa ve Ursula von der Leyen de dahil olmak üzere, AB’nin üst düzey liderlerinin bu tartışmayı yönetebileceklerine dair güvenim tam. Ayrıca şu konuda net bir anlayış söz konusu; Eğer bu süreç işlemeyecek olursa, Ukrayna’nın yalnız başına bırakılması söz konusu olamaz. Paranın bulunmasını sağlamak zorundayız. Son birkaç yıldır bunu yaptık ve dondurulmuş varlıklar olmadan da Ukrayna için gereken finansmanı sağladık. Ancak yine de görelim, ne kadar ilerleyebileceğiz. Elbette, bu varlıkların kullanımı işleri çok daha kolaylaştıracaktır".
Hibrit saldırılar ve misilleme tehdidi
Hibrit saldırılara karşı verilecek tepkiler hakkındaki soruya Rutte, Polonya Dışişleri Bakanı Radoslav Sikorski’nin sözlerine atıfta bulunarak yanıt verdi ve Sikorski’nin ifadelerini aktardı: "Bu tekrar olursa biz de daha fazlasını yapacağız. Rusya bilsin ki biz de asimetrik tepkiler oluşturacağız. Rusya’daki demiryolu hattını havaya uçurmayacağız ama böyle şeyler yaparsanız sonucunu hissedeceksiniz. Çünkü bu son derece pervasız ve kabul edilemez". Rutte, kendi stratejilerini özetleyerek, "Bu tam olarak bizim hibrit stratejimizdir. Rusya veya Belarus kasıtlı olsun ya da olmasın, ne yaparsa yapsın, biz kendi seçtiğimiz şekilde karşılık vereceğiz ve onlar da bunu hissedecekler" dedi.
Çin’in rolü ve silahlanma endişesi
Çin’in Rusya’ya sağladığı desteğe dikkat çeken Rutte, "Çin’in Rusya’nın Ukrayna’daki savaş çabalarını mümkün kılma konusunda Kuzey Kore ve İran ile birlikte Rusya ile yakın bir şekilde çalıştığını görüyoruz. Yaptırımların delinmesi, çift kullanımlı ürünlerin sevkiyatı ve diğer bazı yollarla Rusya’nın savaşa devam edebilmesini sağlayan kolaylaştırıcılardan biri, hatta bu konudaki en önemli odak olarak görülebilirler" değerlendirmesini yaptı.
Rutte Çin’in silahlanma hızına ilişkin uyarıda da bulundu: "On yılın sonuna kadar bin nükleer savaş başlığına ulaşacaklar. Şu anda ABD’den daha fazla donanma gemisine sahipler. Zaten büyük bir gemi inşa sanayileri var. Bunun yanı sıra büyük ve gelişmiş bir savunma sanayi altyapısına sahipler. Dünyanın en büyük savunma şirketlerinden bazıları artık Çin’den çıkıyor. Beş-on yıl öncesine kadar listede hiçbiri yokken, şimdi ilk on içinde birkaç şirketleri var". Ayrıca Tayvan durumunda Çin’in hareket etmesi halinde uluslararası etkilerine dair değerlendirmesini, "Eğer Çin Tayvan’a karşı harekete geçerse, Xi Jinping öncelikle Vladimir Putin’i arayacak ve dünyanın bu bölümünü meşgul etmesini isteyecek" sözleriyle paylaştı.
Türkiye örneği: Savunma sanayiinin önemi
Bir Türk gazetecinin, ülkelerin ordularını güçlendirme eğilimine dair sorusuna Rutte, savunma sanayisinin üretim kapasitesine işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Rusya’nın silahlı kuvvetlerini hızla büyütmesi, bizim de buna karşılık vermemizi gerektiriyor. Bu yalnızca asker sayısıyla değil aynı zamanda savunma sanayimizin gerekli üretimi sağlayabilmesiyle ilgili. Örneğin ülkeniz Türkiye’de savunma sanayii eko sisteminin parçası olan 3 binden fazla şirket bulunması gibi. Üretim kabiliyeti, caydırıcılık ve savunmanın sürdürülebilmesi için kritik".
Türkiye’deki "3 binden fazla" savunma sanayi şirketi vurgusu Rutte’nin konuşmasında dikkat çeken noktalardan biri oldu.
ABD desteği kritik; "B planı" yok
ABD’nin desteğinin tutarlılığına vurgu yapan Rutte, olası bir senaryoda ABD’nin desteğini kesmesinin beklenmediğini belirterek, "Hayır, bence B planını düşünmeye gerek yok. Çünkü, tıpkı diğer tüm NATO müttefikleri gibi ABD’nin Ukrayna’ya desteği son derece tutarlı" dedi. Rutte, PURL kapsamında gerçekleştirilen tedariklerin büyüklüğüne dikkat çekerek tahmini rakamları yineledi: "şimdiden dört milyar, yıl bitmeden de beş milyar dolar".
Kararlılık ve ileriye dönük adımlar
Rutte konuşmasını, NATO’nun ve müttefiklerin kararlılığını vurgulayarak tamamladı: "Hiçbir yere gitmiyoruz, kararlıyız ve Ukrayna’nın savaşı sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu her şeyi sağlamaya devam edeceğiz". Ayrıca, silah akışı ve ekonomik baskının sürdürülebilirliğinin Putin’in hesaplarını değiştireceğini belirterek, "Putin’in bir çıkış yolu olmadığını ve eninde sonunda taviz vermek zorunda kalacağını anlaması gerekiyor" dedi.
NATO GENEL SEKRETERİ MARK RUTTE, TÜRK SAVUNMA SANAYİSİNİ ÖRNEK VEREREK, "TÜRKİYE'DE, SAVUNMA SANAYİİ EKO SİSTEMİNİN PARÇASI OLAN 3 BİNDEN FAZLA ŞİRKET BULUNUYOR. ÜRETİM KABİLİYETİ, CAYDIRICILIK VE SAVUNMANIN SÜRDÜRÜLEBİLMESİ İÇİN KRİTİK" DEDİ.