DOLAR
42,69 -0,01%
EURO
50,14 0,03%
ALTIN
5.962,63 -1,1%
BITCOIN
3.826.074,03 -1,07%

Yeni İnsani Mutabakat ve BM Genel Kurulu: İnsani Yardımda Reform Zamanı

Yeni İnsani Mutabakat operasyonel verimlilik vaat ediyor; ancak yerelleşme eksikliği ve yapısal dönüşüm ihtiyacı reformun başarısını belirleyecek.

Yayın Tarihi: 30.09.2025 11:51
Güncelleme Tarihi: 30.09.2025 11:51

Yeni İnsani Mutabakat ve BM Genel Kurulu: İnsani Yardımda Reform Zamanı

Yeni İnsani Mutabakat ve BM Genel Kurulu: İnsani Yardımda Reform Zamanı

Her Eylül olduğu gibi bu yıl da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu küresel gündemi belirlerken, insani yardım mimarisinde reform tartışmaları da öne çıkıyor. Afet, göç ve uluslararası yardımlar uzmanı Dr. Selman Salim Kesgin, AA Analiz için küresel sistemdeki aksaklıkları ve BM reformlarının taşıdığı önemi değerlendirdi.

Küresel insani yardım sisteminde son durum ne?

BM’nin ülke bazlı insani ihtiyaçları ve finansman gereksinimlerini açıkladığı Küresel İnsani Durum Raporu, 2025 için fon daralmaları nedeniyle “yardım kesintilerinin acımasız matematiği” başlığıyla güncellendi. Raporda ilk kez yer alan “hiper önceliklendirilmiş insani durum” kavramı, sistemde bir kırılma anına işaret ediyor: 2025’te tespit edilen 300 milyon acil ihtiyaç sahibinden 178 milyona yardım ulaştırılması hedeflenirken, bunların 114 milyonu acil öncelikli olarak sınıflandırıldı.[1]

Bu rakamlar, kaynakların giderek daha kısıtlı bir alana yönlendirildiğini ve sistemin dayanma sınırının üzerindeki baskıyı gösteriyor. Geçmişte 1990’lar, 2005 Humanitarian Reform ve 2016 Grand Bargain gibi reform dalgaları yaşansa da temel sorunlar kalıcı çözümlerle giderilemedi.

Yeni İnsani Mutabakat ne vadediyor?

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in “UN80 INITIATIVE Shifting Paradigms: United to Deliver” dokümanı, insani yardımda hız, verimlilik ve etkinliği artırmaya dönük altı öncelik öneriyor. Bunlar arasında planlama ve raporlama süreçlerinin sadeleştirilmesi, parçalı tedarik zincirlerinin bütünleştirilmesi, kurumlar arası ortak hizmetler, ülke düzeyinde liderliğin güçlendirilmesi, insani diplomaside tek ses ve görev-sorumlulukların netleştirilmesi yer alıyor.

Bununla birlikte mutabakat, operasyonel verimliliğe odaklansa da yapısal dönüşüm için sınırlı bir çerçeve sunuyor. Özellikle yerelleşme gündeminin neredeyse göz ardı edilmesi önemli bir eksiklik olarak öne çıkıyor. Oysa 2016 Grand Bargain taahhüdü, fonların en az %25’inin yerel aktörler aracılığıyla kullanılmasını öngörüyordu; uygulamada ise bu hedef büyük ölçüde kağıt üzerinde kaldı.

Yerelleşme, kaynaklar ve meşruiyet

Yerel aktörlerin sürece tam katılımı olmadan etkinlik, sürdürülebilirlik ve meşruiyet sağlanamaz. Yerel örgütler sahayı yakından tanıdıkları için krizlere daha hızlı ve uygun müdahale potansiyeline sahip; uzun vadeli iyileşme ve dayanıklılık çalışmalarında ise merkezî rol oynamaları gerekiyor. Ancak uluslararası kuruluşlar kaynak ve karar süreçlerinin büyük kısmını elinde tutmaya devam ediyor, yerel aktörler ise çoğunlukla alt yüklenici konumunda kalıyor.

Bu nedenle reformun gerçek anlamda dönüşüm getirebilmesi için fonların şeffaflaştırılması, yerel örgütlere doğrudan fon aktarımının artırılması, yerel aktörlerin tasarım ve karar alma süreçlerinde söz sahibi olması ve kapasite geliştirme faaliyetlerinin eşit ortaklığa dayandırılması şart. Ayrıca kriz öncesi hazırlık ve risk azaltma çalışmalarında yerel kurumlara liderlik rolü verilmelidir.

Sonuç: Sisifos riski ve birlikte inşa

Mevcut reform tartışmaları, daha önceki girişimlerden farklı olarak maddi darboğazların yarattığı zorunlulukla karşı karşıya. Bu durum eğer doğru değerlendirilirse sistemin sürdürülebilirliği yönünde kalıcı adımlar atılmasını sağlayabilir. Aksi halde reformlar teknik iyileştirmelerle sınırlı kalıp, insani yardım sektörü Sisifos mitiyle özdeşleşen bir döngüye mahkûm olabilir.

Bu nedenle ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, devletler, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay hareketi aktörleri, araştırmacılar, profesyoneller, gönüllüler ve yararlanıcılar dahil olmak üzere tüm paydaşların sürece dahil edilmesi gerekiyor. Her aktör kendi önceliklerini net biçimde ortaya koymalı ve reforma ilişkin beklentiler kolektif bir gündem etrafında inşa edilmelidir.

Dr. Selman Salim Kesgin, siyaset bilimci; afet, göç ve uluslararası yardımlar uzmanıdır.

Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

[1] A hyper-prioritized Global Humanitarian Overview 2025: the cruel math of aid cuts , https://humanitarianaction.info/document/hyper-prioritized-global-humanitarian-overview-2025-cruel-math-aid-cuts