DOLAR
42,72 -0,06%
EURO
50,1 0,2%
ALTIN
5.927 -0,14%
BITCOIN
3.690.534,75 1,45%

Aşırı Kırmızı Et Tüketimi Kanser Riskini Artırıyor: Uzmandan Beslenme ve Yaşam Önerileri

Prof. Dr. Nilüfer Avcı, aşırı kırmızı etin kolon, rektum ve prostat kanseri riskini artırdığını belirtti; sağlıklı beslenme ve yaşam önerileri paylaşıldı.

Yayın Tarihi: 17.12.2025 10:08
Güncelleme Tarihi: 17.12.2025 10:08

Aşırı Kırmızı Et Tüketimi Kanser Riskini Artırıyor: Uzmandan Beslenme ve Yaşam Önerileri

Aşırı kırmızı et kanser riskini yükseltiyor

Kanserin dünya genelinde ölümlere sebep olan en yaygın hastalıklardan biri olduğuna dikkat çeken Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, birçok kanser türünün önlenebileceğini ve riskin azaltılabileceğini söyledi. Avcı, özellikle beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin önemine vurgu yaptı.

Uzman uyarısı ve temel beslenme riskleri

Aşırı miktarda kırmızı et tüketimi kolon, rektum ve prostat kanseri riskini artırmaktadır. Avcı ayrıca, aşırı kilonun ve yetersiz fiziksel aktivitenin göğüs, rahim, kolon ve yemek borusu kanserine yol açabileceğini belirtti. Salamura et ve şarküteri tüketiminin kolon ve rektum kanseri riskini yükselttiğine dikkat çekti. Öte yandan, balık tüketiminin kolon ve rektum kanseri riskini azaltabileceği vurgulandı.

Bazı besinlerin toksik bileşenler içerebildiğini belirten Avcı, bu bileşenlerin bir kısmının pişirme yöntemleriyle açığa çıktığını, bazılarının ise tarımda kullanılan zirai ilaç, kimyasal gübre ve parazit ilaçlarının kalıntıları olduğunu söyledi. Bu kimyasalların besinlerde bıraktığı kalıntıların insan sağlığı için son derece zararlı olduğunu ve ilk kurbanların çoğunlukla bu tehlikenin farkında olmayan çiftçiler olduğunu ifade etti. Ürünlerin hasat sonrası depolama, saklama, işleme ve arıtma tekniklerindeki hataların sağlıklı gıdaları zararlı hale getirebileceğini ekledi.

Su ve sebze-meyve tüketimi

Vücudun su ve mineral ihtiyacının dengeli karşılanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Avcı, Bir yetişkinin günlük su ihtiyacı 2,5 litredir. Bunun 1 litresini tükettiğimiz gıdalardan alırken, kalan 1,5 litresini içeceklerden almak gerekir. Ayrıca günde en az 4 porsiyon meyve tüketilmesini, mevsim meyvelerinin tercih edilmesini ve meyvelerin farklı öğünlerde alınmasını önerdi. Günde bir veya iki porsiyon çiğ sebze ve en az bir porsiyon pişmiş sebze tüketilebileceğini; yeşil, sarı, kırmızı sebzelerden her gün en az birer porsiyon alınması gerektiğini söyledi.

Besin önerileri

Avcı, nohut, kuru fasulye ve barbunya gibi kuru baklagillerin kırmızı etten daha fazla tüketilmesi gerektiğini belirterek şu önerileri sıraladı:

Haftada bir, mümkünse iki ya da üç kez balık tüketilmelidir. Yapay tatlandırıcı içeren tüm içeceklerden uzak durulmalıdır. Özellikle semizotu ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler, antioksidan etki gösteren betakaroten ve lutein açısından zengindir.

Kuarsetin tam bir antioksidan, antiinflamatuvar ve antialerjik etkiye sahiptir; soğan, elma ve karabuğdayda daha fazla, brüksel lahanası, lahana ve kuruyemişlerde daha az miktarda bulunur. Domates, bir antioksidan olan likopen kaynağıdır; karoten ve vitamin E içerir. Likopenin prostat ve akciğer kanserine karşı koruyucu özellik gösterdiği ifade edildi.

Kansere karşı tek bir mucize besin yok

Zeytinyağının Akdeniz ülkelerinde daha fazla tüketildiğini belirten Avcı, özellikle sızma zeytinyağının rafine zeytinyağından çok daha fazla polifenol içerdiğini ve polifenol tüketiminin kanser vakaları ile kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerin sıklığını azalttığını söyledi.

Avcı, soğan ve sarmısağın bolca tüketilmesi gerektiğini, bu besinlerin güçlü bir karsinojen olan nitrozaminleri bloke ederek kanserden koruduğunu belirtti. Brokolinin özellikle prostat kanserine karşı koruyucu rolü olan glukorafanin içerdiğini, kırmızı üzümün bolca resveratrol barındırdığını ve resveratrolün kansere karşı koruyucu özellik gösterip kanser hücrelerinin büyümesini önlediğini aktardı. Ahududu, çilek ve yaban mersini gibi orman meyvelerinin antikanserojen olan elarjik asitten zengin olduğu, elarjik asidin kiraz, armut, elma ve kivide de bulunduğu belirtildi.

Son olarak Prof. Dr. Avcı, sağlıklı beslenmenin tek başına yeterli olmadığını belirterek, sağlıklı yaşamanın öğrenilmesi gerektiğini; spor yapılması, zararlı alışkanlıklardan uzak durulması, stres faktörlerinin iyi yönetilmesi, dinlenme ve hobilere zaman ayrılması gerektiğini vurguladı. Unutmayalım, bizi kansere karşı koruyacak veya bizim kanserimizi tedavi edebilecek tek bir besin yoktur.

TIBBİ ONKOLOJİ UZMANI PROF. DR. NİLÜFER AVCI

TIBBİ ONKOLOJİ UZMANI PROF. DR. NİLÜFER AVCI