İsrail Neden Suriye ile Güvenlik Anlaşması İmzalamıyor?
Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısı Ahmet Arda Şensoy için kaleme aldığı analizde, İsrail ile Suriye arasındaki müzakerelerin arka planı, sahadaki gelişmeler ve anlaşma sağlanamamasının nedenleri ayrıntılı şekilde ele alınıyor.
Müzakerelerde son durum
Ahmed Şara'nın Eylül ayı sonunda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için ABD ziyareti, Suriye açısından sembolik ve tarihi bir gelişme olarak kayda geçti. Şara, kürsüde İsrail saldırılarına karşı uluslararası destek talep etti ancak İsrail ile güvenlik anlaşması henüz imzalanmadı.
Geçtiğimiz aylarda Fransa ve Azerbaycan'da yürütülen görüşmeler ve duyurulan Beyaz Saray'ta yapılacak bir imza töreni planı, son dakikada İsrail'in yeni şartlar getirmesiyle sonuçsuz kaldı. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack bu iddiaları yalanlasa da sahadan ve basından yansıyan bilgiler İsrail'in müzakereleri soğutmaya çalıştığını gösteriyor.
ABD yönetimi, özellikle Donald Trump ve çevresinin iki tarafı anlaşmaya teşvik ettiği görülse de, taraflar arasında pozisyon farkları derin. Şara, Abraham Anlaşmalarının Suriye için uygun olmadığını belirterek Şam’ın 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması temelinde bir güvenlik anlaşması istediğini vurguladı. Buna karşın İsrail, Mısır ile 1979'da yapılan modele benzer daha geniş güvenceler talep ediyor.
İsrail’in hedefi ne?
İsrail’in Suriye’deki hamleleri yeni değil; Golan Tepeleri 1967’den beri işgal altında. 2024 sonbaharından itibaren artan saldırılar ve toprak ele geçirme girişimleri, sahadaki askeri üstünlüğü kalıcı kılma amacına hizmet ediyor.
Analizde İsrail’in öncelikli hedefleri şu şekilde sıralanıyor: Suriye askeri kapasitesini zayıflatmak, Şam’ın güneyinde fiilen silahsızlandırılmış bir bölge tesis etmek, Şeyh Dağı gibi stratejik noktaları kontrol etmek ve Suriye hava sahasında operasyon serbestisi sağlayarak İran’a yönelik ya da başka hedeflere hava koridoru açabilmek.
İsrail’in Süveyda'daki Dürzilerle ilişkisi de bunun parçası. Hikmet El-Hecri liderliğindeki ayrılıkçı Dürzi unsurlara destek, Şam’ın otoritesini zayıflatmak ve sahada nüfuz alanı yaratmak için kullanılıyor. Ayrıca Tel Aviv’in, Dürziler üzerinden yardım koridoru gibi şartlar dayatması müzakereleri tıkıyor.
Taraflar arasındaki uçurum
Suriye yönetimi 1974 anlaşması temelinde bir güvenlik düzenlemesi isterken, İsrail 1979 modeline benzer daha sert silahsızlandırma ve denetim mekanizmaları istiyor. Bu model Şam’ın güneyinin ağır silahlardan arındırılmasını ve Golan’ı tehdit edebilecek unsurların sınırdan uzak tutulmasını gerektiriyor.
Buna ek olarak İsrail’in son bir yılda ele geçirdiği bazı topraklardan kademeli çekilme önerisi ve Şeyh Dağı'ndaki işgalini sürdürme isteği, Suriye’nin bu şartları kabul etmesini imkânsız kılıyor. Dolayısıyla taraflar arasında kalıcı bir uzlaşma kısa vadede görünmüyor.
Sonuç
Analize göre İsrail, sahada elde ettiği ayrıcalıkları bırakmak istemiyor ve müzakereleri oyalayarak mevcut statükoyu korumayı hedefliyor. Karadan işgal girişimleri, hava saldırıları, ayrılıkçı gruplara destek ve PKK/YPG ile kurmaya çalıştığı ilişkiler dikkate alındığında, İsrail’in Suriye’deki istikrarsızlıktan stratejik kazanç sağladığı sonucuna varılıyor.
Bu nedenle İsrail, kendisine “operasyonel özgürlük” sağlayan bir durum yaratmaya devam ettiği sürece, Suriye ile bölgesel saldırma lüksünü sınırlayacak kapsamlı bir güvenlik anlaşmasını imzalamaktan kaçınmaya devam edecek gibi görünüyor.
Yazar: Ahmet Arda Şensoy, Türkiye Araştırmaları Vakfı araştırmacısı.
Makaledeki görüşler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı'nın editoryal politikasını yansıtmayabilir.