Batılı Gazeteciler Batı Medyasının Gazze Tutumunu Eleştirdi
NURİ AYDIN - Batılı gazeteciler, Batı medyasının İsrail'in Gazze'deki katliamına karşı sergilediği iki yüzlü tutumu eleştirerek, medyanın Filistinlilere yönelik şiddet ve yasa dışı uygulamaları nasıl yanıltıcı şekilde yansıttığını anlattı.
Gazze Mahkemesi'nde eleştiriler
ABD'li ve İngiliz gazeteciler, İsrail'in Gazze'de işlediği savaş suçlarını araştırmak üzere kurulan küresel ve bağımsız girişim Gazze Mahkemesi'nin İstanbul'da düzenlenen nihai oturumu kapsamında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Gazeteciler, Batı medyasının bu suçları nasıl manipüle ettiği veya üstünü kapattığına dair somut örnekler paylaştı.
Lily Lynch: Seçici habercilik ve tehditler
Californialı gazeteci Lily Lynch, Batı medyasını propaganda yoluyla 'Gazze'deki soykırım suç ortağı' olmakla suçladı. Lynch, medyanın 'seçici habercilik, Filistinli kurbanların insanlık dışı gösterilmesi, İsraillilerin insan, Filistinlilerin militan olarak sunulması' gibi yöntemlerle yaşananlara ortak olduğunu vurguladı.
Lynch, gazetecilerin hedef alınarak öldürülmesini şok edici bulduğunu belirterek, 'Sözde liberal demokrasilerde gazeteciliğin ve medya özgürlüğünün önemini savunanlardan çok söz duyuyoruz ama yüzlerce gazeteci suikasta uğradığında tek bir kelime bile duymuyoruz' dedi. Lynch, Batılı gazetecilerin Filistinli meslektaşlarına göre daha güvende olduklarını ve bu ayrıcalığın gerçeği ortaya çıkarmak için kullanılmasının gerektiğini kaydetti.
Katie Halper: Hasbara ve ihmal
New Yorklu gazeteci ve film yapımcısı Katie Halper, Gazze Mahkemesi'nin nihai oturumuna Batılı kurumsal medyanın soykırımdaki suç ortaklığı konusunda ifade vermek üzere katıldığını söyledi. Halper, Batı medyasının 7 Ekim iddialarını ve buna ilişkin yalan haberleri nasıl yaydığını, aynı zamanda İsrail'in belgelenmiş tecavüz ve cinsel şiddet olaylarını nasıl görmezden geldiğini anlattı.
Halper, İsrail'in 'hasbara' adlı propaganda mekanizmasının Batılı izleyicilere yönelik doğrudan anlatılar ürettiğini, Batı medyasının ise İsrail hükümetinin konuşma noktalarını neredeyse kelimesi kelimesine tekrarladığını belirtti. Halper ayrıca, İsrail'e yönelik eleştirilerin antisemitizm olarak yaftalanmasının bu şiddeti meşrulaştırmak için kullanıldığını ve Yahudilerin Filistin'e destek gösterilerindeki rolleri hakkında karartma yapıldığını vurguladı.
Halper, Kongre'nin tek Filistinli üyesi Rashida Tlaib'i savunduğu için 2020'de The Hill'den kovulduğunu anımsatarak, İsrail'i 'apartheid devlet' olarak tanımlayan çalışmalarından dolayı sansüre maruz kaldığını aktardı.
Gillian Piggott: 'Gazze neden görmezden geliniyor?'
İngiltere'den edebiyat profesörü Gillian Piggott, Gazze meselesinin jeopolitik, ekolojik ve insani boyutlarıyla tüm dünyanın meselesi olduğunu söyleyerek Batı medyasındaki sessizliğe dikkat çekti. Piggott, BBC'nin Gazze ile ilgili bir belgeseli yayınlamadığını hatırlatarak 'Gazze neden görmezden geliniyor?' sorusunu yöneltti.
Piggott, Gazze Mahkemesi'ni takip etmek üzere gelenlerin bağımsız medyada yer aldığını, büyük gazetelerin ise mahkemeyi yok saydığını belirtti ve 'Guardian nerede, Telegraph nerede, Times nerede?' diye sordu.
Bağımsız medya öne çıktı
Gazeteciler ortak görüş olarak, Gazze'de yaşananların uluslararası hukukun, insan haklarının ve medyanın daha dikkatli incelemesini gerektirdiğini vurguladı. Katılımcılar, bağımsız medya kuruluşlarının olayı gündemde tutmaya çalışırken büyük kurumsal medyanın suskunluğunun sorgulanması gerektiğini belirtti.
Shireen Abu Akleh örneği ve Gazze'de öldürülen Filistinli gazetecilere atıflarla konuşmalar sonlandı; katılımcılar, uluslararası toplumun ve medyanın sorumluluğunu hatırlattı.
New Yorklu gazeteci ve film yapımcısı Katie Halper, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.