Gazze'de Ateşkes ve Bölgesel Etkileri
Gazze halkı, İsrail'in sistematik saldırılarına karşı 15 aydır süren mücadelelerinin ardından gelen ateşkesle bir nebze olsun rahat nefes aldı. Bu gelişme, ABD'nin eski Başkanı Joe Biden ve yeni Başkanı Donald Trump tarafından birer "zafer" olarak sahiplenildi. Ancak, Gazze'deki durumun karmaşıklığı ve belirsizlik, tüm paydaşları ihtiyatlı bir iyimserliğe yönlendiriyor.
Ateşkesin Öncesi ve Olası Senaryolar
Ateşkes sonrası “savaşın ertesi günü” planları ve seçim süreçleri, yeni bir statükonun inşasını zorunlu hale getiriyor. Trump'ın “Gazze'nin yeniden inşası” yönündeki açıklamaları, bölgedeki zorlukların sadece başlangıcı olduğunu gösteriyor. Trump’ın Gazze'nin yeniden yapılandırılması için Mısır ve Ürdün gibi ülkelere tehcir önerileri gündemde.
Güven Sorunları
İsrail ordusunun Lübnan'daki durumu, Gazze'deki ateşkesin de yetersiz kalabileceğinin bir örneği. Biden döneminde durdurulan bazı askeri malzemelerin Trump döneminde yeniden sevkiyatına başlanması, güven sorunlarını beraberinde getiriyor. Ayrıca, Körfez ülkelerinin normalleşme çabaları ve Hamas’ın öncülüğünde şekillenen politikalar, yeni güvenlik dinamikleri oluşturuyor.
Trump'ın Yaklaşımı ve ABD'nin Stratejisi
ABD'nin, 21. yüzyıldaki kaybettiği itibarını yeniden kazanma çabaları, Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetiyle ilişkilerinde belirleyici olacaktır. Trump, yeni liderlerle bir ilişki kurarak Orta Doğu'da istikrar sağlama ve mevcut çatışma dinamiklerini yeniden inşa etme hedefi taşıyor.
Tehlikeler ve Çözüm Önerileri
Bölgedeki tehlikeler, BM'nin işlevsizlik durumu ve çevresel siyasi koşullar altında giderek artmaktadır. Türkiye’nin askeri, siyasi ve sosyolojik bağları nedeniyle etkin bir aktör olarak rol alması, olası çatışmaların önüne geçebilir. Gazze'deki durumu düzeltmek ve ortak kader algısını güçlendirmek adına Türkiye'nin pozisyonunun önemi büyüktür.
Sonuç olarak, Biden’ın ve Trump’ın farklı yöntemlerle elde etmeye çalıştıkları başarılar, Gazze’de yeni bir statüko oluşturmayı hedeflese de, Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin haklarını yok sayan çözümler, bölgesel barışı sağlama noktasında ciddi bir engel teşkil edecektir.
