İran lideri Ayetullah Ali Hamaney'in, ABD ile yapılacak müzakerelere karşı sert tavrı, Tahran'da politik belirsizliği artırdı. Ekonomik krizle mücadele eden İran hükümeti, Hamaney’in karşı duruşu sonrası, nükleer anlaşma ve ABD ile ilişkileri konusundaki tutumunu gözden geçirmeye başladı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de uyguladığı yaptırımlar, İran'ı ağır ekonomik zorluklarla yüz yüze getirdi. İran yetkilileri, bu zorlukları aşmak adına ABD ile nükleer müzakere fikrini desteklerken, Hamaney’in 8 Şubat'ta yaptığı açıklamalar, bu çabaları sorgulatır hale getirdi.
Hamaney, müzakerelerin İran’ın ulusal çıkarlarına uygun olmadığını belirterek, “Böyle bir hükümet ile müzakere etmek akıllıca değil” dedi. Bu açıklama, hükümetin diplomatik planlarını ve müzakerelere yönelik umutlarını sarsarak, nükleer müzakerelerin geleceğini belirsiz bir noktaya taşıdı.
Tahran İslami Azad Üniversitesi'nden Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Hamid Ruşençeşm, mevcut koşulların, İran ve ABD arasında karmaşık bir müzakere sürecini gerektirdiğini belirtti. Ruşençeşm, iki tarafın da masada güçlü kalmak için azami taleplerle hareket ettiğini ifade etti.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Saman Niyazi ise Hamaney’in pozisyonunun, müzakereler için bir kırmızı çizgiyi belirlediğini vurguladı. Niyazi, mevcut şartların müzakere yapılmasını imkânsız kıldığını dile getirdi. Ayrıca, Hamaney’in tutumunun, İran’ın ulusal çıkarlarını savunma konusundaki kararlılığını gösterdiğini belirtti.
Sonuç olarak, Hamaney'in müzakerelere karşı duruşu, İran'ın ABD ile ilişkilerinde ve nükleer anlaşmanın geleceğinde önemli belirsizlikler oluşturmuştur. Ekonomik zorluklarla başa çıkma arayışındaki İran hükümeti, Hamaney’in sert tutumu karşısında ne yönde bir strateji geliştirecek merak konusu olmaya devam ediyor.
