Küresel Uzay Yarışı: ABD, Çin ve Özel Sektörün Rekabeti
YASİN YORGANCI - İnsanlığın gökyüzüne bakışını değiştiren Uzay Çağı, 4 Ekim 1957de Sovyetler Birliği'nin Sputnik-1 uydusunu yörüngeye göndermesiyle başladı. O günden bu yana devletlerin ve özel şirketlerin aktif olduğu uzay sanayisi, bugün çok aktörlü ve stratejik bir küresel rekabete dönüştü.
Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki ilk dönemin kilit anları arasında 1961de Yuri Gagarin'in Vostok-1 uçuşu ve 1969'da Apollo-11 ile Neil Armstrong ve Buzz Aldrin'in Ay'a inişi yer alıyor. 1998'de yörüngeye yerleştirilmeye başlanan Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ise uluslararası işbirliğinin sembolü oldu.
Küresel aktörler ve yeni dinamizm
Son yıllarda Çin'in ivme kazanması öne çıkıyor. 2013'te Chang'e-3 ile Ay'a yumuşak iniş yapan Pekin, 2019'da Chang'e-4 ile Ay'ın uzak yüzüne araç indiren ilk ülke oldu. 2020'de Chang'e-5 ile Ay'dan örnek getiren Çin, 2021'de kendi modüllerini yörüngeye yerleştirerek Tiangong Uzay İstasyonu'nda uzun süreli insanlı görevlere başladı. Tianwen-1 ve Zhurong gezgini ise Çin'in çok katmanlı kapasitesini gösterdi.
Hindistan, düşük maliyetli ama etkili projeleriyle dikkat çekiyor: 2008de Chandrayaan-1 ile Ay'da su moleküllerinin varlığını ortaya koydu, 2014'te Mars yörüngesine araç yerleştirdi ve 2023'te Chandrayaan-3 ile Ay'ın güney kutbuna başarılı iniş gerçekleştirdi. Avrupa Uzay Ajansı (ESA), JAXA ve Japonya'nın Hayabusa görevleri de bilimsel katkılarıyla öne çıkıyor. Güney Kore ise 2022'de Danuri ile Ay yörüngesine adım attı ve 2030'lara kadar kendi inişini hedefliyor.
CFR raporu ve 'yeni Sputnik' uyarısı
ABD merkezli Council on Foreign Relations (CFR) tarafından şubatta yayımlanan Uzay Güvenliği: ABD'nin Eylem Planı raporu, Çin ve Rusya'nın anti-uydu sistemleriyle ABD'nin uzaydaki varlıklarını tehdit ettiğini, yörüngelerdeki yoğunluk ve enkazın çarpışma riskini artırdığını belirtiyor. Raporda, ABD'nin liderliğini kaybetme riski bulunduğu ve bir 'yeni bir Sputnik vakası' ile karşılaşılabileceği uyarısı yapıldı.
Rapor, Çin'in kendi uzay istasyonunu kurması, Ay'ın güney kutbuna iniş yapması ve Starlink benzeri projelerin başlamasının Pekin'i eş düzey bir rakip konumuna taşıdığını vurguluyor. Ayrıca mevcut uluslararası çerçevelerin artan uydu trafiğini yönetmede yetersiz kaldığı, özel sektör uzmanlığının süreçlere dahil edilmesi gerektiği ifade ediliyor.
ABD için öneriler
CFR raporu, ABD'nin uzayı 'ulusal öncelik' ilan etmesi gerektiğini öneriyor. İlk adım olarak Beyaz Saray'ın bir 'uzay zirvesi' düzenlemesi ve kritik uzay sistemlerini ulusal altyapının parçası sayması tavsiye ediliyor. Raporda ayrıca ABD'nin Artemis Anlaşmaları'nı genişleterek, Birleşmiş Milletler ve çok taraflı platformlarda daha aktif rol almasının önemine işaret ediliyor.
Güvenlik önerileri arasında uyduların dayanıklılığını artırmak, yedek sistemler geliştirmek, gerektiğinde savunma yetenekleriyle donatmak ile 'kırmızı hat' mekanizmaları ve astronot kurtarma anlaşmaları gibi stratejik işbirlikleri kurmak bulunuyor. Raporda, 1967 tarihli Dış Uzay Anlaşması'nın yaygınlaştırılması için girişimlerde bulunulması da yer alıyor.
Uzay ekonomisi ve özel sektör
Uzay ekonomisinin potansiyeli büyük. Uzay Bilgi Paylaşımı ve Analiz Merkezi araştırmacısı Samuel Visner, bu yarışın boyutunu 'muazzam' olarak nitelendiriyor: Uzay Vakfı'na göre uzay ekonomisi 2024'te 613 milyar dolar'a ulaştı; bazı danışmanlık şirketleri ise bu rakamın 2035'e kadar 1,8 trilyon dolar'a yükselebileceğini öne sürüyor.
2000'li yıllardan itibaren özel sektörün yükselişi, uzaya erişim maliyetlerini düşürdü ve yeni ticari alanlar açtı. SpaceX'in yeniden kullanılabilir roket teknolojisi bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Blue Origin ve Virgin Galactic gibi şirketler ise uzay turizmini başlattı.
Ancak özel sektörün rolü riskleri de beraberinde getiriyor. Boeing'in Starliner programında 5 Haziran 2024'te NASA astronotları Butch Wilmore ve Suni Williams'ın ISS'ye fırlatılması sonrası yaşanan teknik arıza, dönüş tarihinin ertelenmesine ve NASA'nın kapsülün boş dönmesi direktifine yol açtı. Yaklaşık dokuz ay ISS'de kalan iki astronot, mart ayında SpaceX'in Dragon kapsülü ile Dünya'ya döndü. Bu olay, yenilikçi teknolojilerin beraberinde getirdiği güvenlik sorularını tekrar gündeme taşıdı.
Gelecek ve sonuç
Devletlerin kaynak arayışı, teknolojik rekabet ve özel sektör yatırımları, uzay sanayisini çok yönlü ve stratejik bir alan haline getirdi. Uzaya yönelik yasal çerçevelerin güçlendirilmesi, uluslararası işbirliğinin artırılması ve özel sektörün süreçlere dahil edilmesi, önümüzdeki dönemin belirleyici unsurları olacak. Uzay artık sadece bilimsel bir meydan okuma değil, aynı zamanda ulusal güvenlik ve ekonomik güç kaynağıdır.