Lübnan'da Filistinli Mülteciler Silah Teslimine Karşı: Sabra ve Şatilla Endişesi
EKREM BİÇEROĞLU - Lübnan ile Filistin arasındaki anlaşmalar kapsamında, mülteci kamplarındaki silahların Lübnan ordusuna teslim edilmesi süreci başlatıldı. Ancak başkent Beyrut'taki Burc el-Baracine başta olmak üzere ülke genelindeki Filistin kamplarında yaşayanlar bu karara karşı olduklarını bildiriyor.
Kamplarda tepki: "Sabra ve Şatilla" korkusu
Kamplardaki Filistinliler, hükümet ve Filistin yönetiminin aksine silahların yalnızca savunma aracı değil, aynı zamanda direnişin, kimliğin ve aidiyetin simgesi olduğunu vurguluyor. Burc el-Baracine sakinleri, silah teslimi halinde geçmişte yaşanan Sabra ve Şatilla katliamlarının tekrarlanabileceği kaygısını dile getiriyor ve süreci "ihanet" olarak nitelendiriyor.
Suheyl İskender süreci eleştirerek: "1982'de denedik, silahlarımızı Lübnan devletine teslim ettik. Sonrasında kamplar arası yaşanan çatışmalarda bu silahlarla bizi öldürdüler. Sabra ve Şatilla katliamını işlediler." İskender, kamplardaki silahlı varlığın Filistinliler için hayati olduğunu ve silahsız kalmanın savunmasızlık anlamına geldiğini belirtti.
Muhammed Osman ise kararı devletin değil, İsrail ve ABD'nin bir parçası olarak gördüğünü savunarak, "Tarih gösterdi, Sabra ve Şatilla, Tel ez-Zater katliamlarını gördük. Bosna'da da gördük, kim silahını teslim ettiyse... Halkı katledildi, kadınları tecavüze uğradı, onurları çiğnendi, malları çalındı." dedi. 19 yaşındaki bir başka kamp sakini Osman da teslimin direnişe zarar vereceğini ifade etti.
Kamptaki sesler: Onur, şeref ve direnç
63 yaşındaki Usame Hamed teslim deneyiminin bedelini hatırlatarak, "Silah teslimini daha önce tecrübe ettik. Bu tecrübenin sonunda Sabra ve Şatilla katliamları oldu." diye konuştu. Yaşlı mülteci Salih İskender teslim edilen silahları "ihanet" olarak nitelendirip, "Teslim edilen silahlar, İslami direnişi sırtından hançerleyen silahlardır." dedi.
Direnişçi kimliğini vurgulayan İskender, "Direnişin silahı toprağımızı (Filistin'i) özgürleştirmek için onurlu direniş silahıdır. Biz direnişçileriz, ruhumuz olduğu sürece silahımızı elimizde de taşırız. Silahlarımızı teslim etmeyeceğiz." ifadelerini kullandı. Genç Muhammed el-Abd ise "Hiç kimse silahını teslim etmeyecek. Hiç kimse onurunu ve şerefini teslim etmez." diye ekledi.
Kamp esnafı Mahmud İbrahim de teslim sürecinin talebinin Lübnan ordusundan değil, İsrail ve ABD'den geldiğini savundu: "Biz yıllardır mülteci kamplarında yaşıyoruz ve Lübnan ordusu bize hiç 'Silahları teslim edin' demedi. Ama şimdi İsrail ve ABD bunu istiyor."
Sabra ve Şatilla Katliamı
Metinde hatırlatıldığı üzere, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Filistinlilerin zorunlu göçü sonucu Lübnan'a sığınan mülteciler, 16 Eylül 1982'de yeni bir saldırıya maruz kaldı. Lübnanlı aşırı sağcı Hristiyan milislerin üç gün süren baskınlarında kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere binlerce kayıp verildi. Sabra ve Şatilla kampları, Beyrut'un batısında yaklaşık bir kilometrekarelik alanda yer alıyor ve resmi olmayan verilere göre bugün yaklaşık 12 bin Filistinli mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Teslim süreci: Takvim ve uygulama
Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi Başkanı Büyükelçi Ramiz Dımaşkiyye, 21 Ağustos'ta Burc el-Baracine'de silah tesliminin ilk aşamasının başladığını duyurmuştu. Dımaşkiyye, gelecek haftalarda Burc el-Baracine ve diğer kamplarda yeni silah gruplarının teslim alınmasıyla sürecin devam edeceğini belirtmişti.
Lübnan ordusu, 28 Ağustos'ta Sur'daki Er-Raşidiyye, El-Bas ve El-Burc eş-Şimali kamplarından silahları teslim alarak, ülkedeki Filistin mülteci kamplarında silahların toplanması kapsamında üçüncü aşamayı gerçekleştirmişti.
Kamp sakinleri, uluslararası güvenceler, mültecilere gerçek koruma sağlanması ve dönüş haklarının garanti altına alınması talebini öne çıkararak, silah teslim sürecinin yalnızca Lübnan hükümetinin kararı olmadığını ve bölgesel planların parçası olduğunu vurguluyor. Bu nedenle teslimin hayata geçirilmesini istemediklerini yineliyorlar.
Lübnan ile Filistin arasında yapılan anlaşmalar doğrultusunda mülteci kamplarındaki silahların Lübnan ordusuna teslim edilmesi süreci başlatıldı ancak başkent Beyrut'taki Burc el-Baracine başta olmak üzere ülke genelindeki Filistin mülteci kamplarında yaşayanlar bu karara karşı olduklarını ifade ediyor. Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki Burc el-Baracine Mülteci Kampı duvarlarında, direnişin sembolleri ile Filistinli liderlerin fotoğraflarını görmek mümkün.