Trump-Musk Tartışması ve 'America Party': ABD'de Üçüncü Parti İmkanı
YASİN YORGANCI - ABD'li milyarder Elon Musk’ın, Başkan Donald Trump ile yaşadığı tartışmanın ardından X platformunda başlattığı "Üçüncü bir parti kurulmalı mı?" anketine milyonlarca "Evet" yanıtı gelmesi, Amerikan siyasetinde üçüncü partilerin geçmişi ve geleceği tartışmasını yeniden alevlendirdi.
İki partili geleneğin arka planı
ABD, iki yüzyılı aşkın süredir ülke siyasetinin büyük bölümünde Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında şekillendi. Bu iki partinin üstünlüğünde güçlü teşkilat yapıları, ulusal kampanya ağları, finansman kaynaklarına erişim ve seçim sisteminden gelen kurumsal avantajlar belirleyici oldu.
Üçüncü partiler ne kadar etkili oldu?
Amerikan siyasetinde üçüncü partiler zaman zaman yüksek oy oranları alarak gündemi etkiledi ancak başkanlığı kazanmak nadiren mümkün oldu. Tarihten bazı örnekler şunlar:
Theodore Roosevelt'ün önderliğindeki İlerici Parti (Bull Moose) 1912'de oyların %27'sini ve 88 Seçiciler Kurulu oyunu aldı; Başkanlığı kazanamadı ama Cumhuriyetçi tabanı böldü. George Wallace 1968'de Amerikan Bağımsız Partisi ile 5 güney eyaletini kazanıp 46 Seçiciler Kurulu oyuna ulaştı. Ross Perot 1992'de ulusal oyların %18,9'unu almasına rağmen hiçbir eyalette çoğunluğu sağlayamadığı için Seçiciler Kurulu'nda delege kazanamadı.
Neden başkanlığı kazanamıyorlar?
Siyaset bilimi literatüründe bilinen Duverger Yasası, tek sandalyeli bölgelerde ve en yüksek oyu alanın kazandığı sistemlerde partilerin iki büyük blokta toplanma eğiliminde olduğunu gösterir. ABD'de hem Temsilciler Meclisi hem de başkanlık seçimlerinin pek çok aşaması üçüncü partileri dezavantajlı duruma sokuyor.
Seçiciler Kurulu mekanizması 48 eyalette uygulanan "kazanan tüm oyları alır" kuralı nedeniyle ulusal çapta çift haneli oy oranlarına ulaşmak bile başkanlığı garantilemiyor. Maine ve Nebraska'nın farklı dağıtım yöntemleri bu kuralın istisnalarını oluşturuyor. Columbia Üniversitesi'nden Prof. Dr. Robert Y. Shapiro, "Seçimde başkanlığı kazanacak oyları almak, çoğunluk sistemi nedeniyle zordur" diyor.
Maliyetler ve "bölücü" etiketi
Üçüncü partiler, ülke çapında örgütlenmeye çalıştıklarında "spoiler" yani oyları bölen parti olarak etiketlenme riski taşıyor. Ayrıca eyaletlerin uyguladığı ballot access (sandık erişimi) süreçleri, on binlerce imza, sıkı takvimler ve teknik şartlarla yeni partilerin önünü kesiyor. Shapiro bu nedenle üçüncü partilerin genellikle ulusal düzeyde tam örgütlenemediğini vurguluyor.
Ulusal televizyon tartışmalarına erişim de önemli bir engel: CPD tarafından uygulanan ve üçüncü partilerin görünürlüğünü kısıtlayan yüzde 15'lik ulusal anket eşiği uzun süre belirleyici oldu.
Yine de etkileri oldu
Üçüncü partiler doğrudan iktidar olamasa da ana partilerin politika gündemini şekillendirmiştir. Perot, 1990'larda bütçe açığı ve serbest ticaret tartışmalarını öne taşırken, Jesse Ventura 1998'de Reform Partisi ile Minnesota valiliğini kazanarak eyalet düzeyinde başarılı bir örnek sundu.
Seçim kuralı değişirse tablo değişir mi?
Bazı reformlar üçüncü partilere alan açabilir. Bunlardan biri Sıralı Tercihli Oylama (RCV). Maine Eyâleti federal seçimlerde RCV kullanıyor; Alaska ise 2020'de kabul ettiği sistemle 2022'den itibaren federal ve eyalet genel seçimlerinde RCV uyguluyor. RCV, seçmene ikinci tercih imkânı vererek "bölücü" algısını zayıflatabiliyor.
Diğer bir düzenleme füzyon oy (fusion voting). New York ve Connecticut'ta görülen bu uygulama, adayın birden çok partinin aday listesinde yer almasına izin vererek küçük partilere pazarlık gücü ve görünürlük sunuyor. Shapiro, orantılı temsil gibi farklı sistemlerin de üçüncü partilere söz sahibi olma imkânı tanıyacağını belirtiyor.
Musk'ın "America/American Party" projesi ne kadar şansa sahip?
Elon Musk, 5 Temmuz 2025'te X platformunda üçüncü bir parti fikrini gündeme taşıdı ve "America Party" ifadesini kullandı. Ardından gelen yüksek etkileşimli anketlere rağmen, resmi parti kuruluşu ve 50 eyalette eş zamanlı örgütlenmede somut ilerleme sınırlı kaldı.
Musk'ın sahip olduğu finansman kapasitesi ve medya erişimi nadir avantajlar sunuyor. Ancak Musk'ın doğum yeri ve vatandaşlık durumu nedeniyle başkan olamayacağı da önemli bir gerçek: Güney Afrika doğumlu Musk, 2002'de ABD vatandaşı oldu ve Anayasa gereği başkan adayı olamıyor. Yine de kurucu, finansör veya "kingmaker" rolünde etkili olabilir.
Prof. Dr. Shapiro, kişisel ünün tek başına üçüncü bir partiyi iktidara taşıyacak bir ortam yaratmayacağını, Musk'ın platformunun seçim sonuçlarına doğrudan katkısının sınırlı kaldığını söylüyor. Prof. Dr. Andreas Wimmer ise Musk'ın sağdan solun her kesiminde popüler olmadığını, olası bir üçüncü parti girişiminin Cumhuriyetçi bloğu bölerek sonuçları etkileyebileceğini belirtiyor. Prof. Dr. Andrew Gelman ise üçüncü bir partinin en etkili yolunun mevcut iki partiden birinin içine sızmak olabileceğini ifade ediyor.
JD Vance ilişkisi ve medyada yansıma
19 Ağustos tarihli Wall Street Journal haberi, Musk'ın şirketlerine odaklanmak istediğini ve üçüncü parti kurarak Cumhuriyetçi seçmenleri bölmekten kaçınmayı hedeflediğini iddia etti. Habere göre Musk, JD Vance ile ilişkilerini gözetiyor ve bir parti kurması durumunda bu ilişkinin zarar görmemesini tercih ediyor. Haberde Musk'ın 2028'de başkanlığa aday olması halinde Vance'i mali olarak desteklemeyi düşünebileceği de belirtildi.
Musk, bu iddiaları X hesabından paylaşarak ilgili gazetenin haberlerinin güvenilmez olduğunu savundu. Ardından 21 Ağustos'ta Fox News'e konuşan Vance, Musk'ı yeni bir parti kurmaması konusunda uyararak, onun Cumhuriyetçi Parti içinde hareket ederek daha fazla etki yaratabileceğini söyledi.
Sonuç: Elon Musk'ın açtığı tartışma, ABD'nin eyalet bazlı seçim düzenlemeleri, Seçiciler Kurulu ve oy verme sisteminin üçüncü partiler üzerindeki belirleyiciliğini yeniden gözler önüne serdi. Reform seçenekleri teoride üçüncü partilere alan açsa da, mevcut kurumsal yapı ve maliyetler yeni bir partinin kısa vadede kalıcı bir iktidar alternatifi olmasını zorlaştırıyor.