Bist 100
10.471,32 0%
DOLAR
32,79 1,53%
EURO
35,16 0,53%
ALTIN
2.447,14 2,86%

Türkiye’de boşanma sürecinde yenilik! 3 yıl beklemek zorunda değilsiniz

Anayasa Mahkemesi, boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra 3 yıl boyunca ortak hayatı yeniden kuramayan çiftlerin, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabulüyle boşanma davası açabilmesini öngören kuralı, taraflara katlanamayacakları bir külfet yüklediği gerekçesiyle iptal etmişti. Dr. Ali Yaşar Çelikel, “Boşanma sebepleri ile soy bağı hukuku hükümleri yeniden düzenlenmeli dedi.

Yayın Tarihi: 23.05.2024 16:21
Güncelleme Tarihi: 23.05.2024 16:21

Türkiye’de boşanma sürecinde yenilik! 3 yıl beklemek zorunda değilsiniz

Anayasa Mahkemesi, boşanma sürecinde önemli bir değişiklik yaptı. Artık boşanma davası reddedilen çiftlerin, yeniden dava açabilmek için 3 yıl beklemesi gerekmiyor. Bu karar, çiftlere büyük bir rahatlama getirdi çünkü 3 yıl boyunca evliliği yeniden kurma zorunluluğu ciddi bir yük oluşturuyordu. Dr. Ali Yaşar Çelikel, bu değişikliğin ardından boşanma sebepleri ve soy bağı hukuku hükümlerinin de yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

Peki, bu yeni düzenleme nasıl olmalı? Öncelikle, boşanma sürecini daha adil ve hızlı hale getirmek için bazı adımlar atılması gerektiği açık. İşte birkaç öneri:

boşanma davaları

ANAYASA MAHKEMESİ BOŞANMA SÜRECİ İLE ALAKALI ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİĞİ DUYURDU

1. Daha Kısa Süreçler: Boşanma davalarının uzun süreler alması, çiftleri yıpratıyor. Davaların daha hızlı sonuçlanması için yargı sürecinin hızlandırılması gerekiyor. Özellikle çekişmeli boşanmalarda sürelerin kısaltılması, tarafların psikolojik ve maddi yüklerini azaltacaktır.

2. Mediation (Arabuluculuk): Boşanma sürecinde arabuluculuk hizmetleri daha fazla teşvik edilmeli. Arabuluculuk, çiftlerin uzlaşmasını kolaylaştırabilir ve mahkeme sürecini kısaltabilir. Çiftlerin anlaşmazlıklarını daha barışçıl bir şekilde çözmeleri sağlanabilir.

3. Psikolojik Destek: Boşanma süreci, hem yetişkinler hem de çocuklar için oldukça stresli olabilir. Bu nedenle, boşanma sürecinde taraflara ve çocuklara psikolojik destek sağlanması çok önemli. Bu destek, tarafların süreci daha sağlıklı atlatmasına yardımcı olacaktır.

4. Çocukların Durumu: Boşanma davalarında çocukların durumu en hassas konulardan biri. Çocukların velayet ve nafaka durumları daha titiz bir şekilde ele alınmalı. Çocukların psikolojik ve sosyal gelişimlerinin etkilenmemesi için özel düzenlemeler yapılmalı.

5. Maddi Yükümlülükler: Boşanma sonrası maddi yükümlülükler konusunda da net ve adil düzenlemeler gerekiyor. Nafaka ve mal paylaşımı konularında daha adil ve şeffaf kurallar belirlenmeli.

boşanma davaları

Bu yeni düzenlemeler, boşanma sürecinin hem taraflar hem de çocuklar için daha az sancılı geçmesine yardımcı olabilir. Anayasa Mahkemesi'nin kararı, boşanma sürecindeki bazı sıkıntıları hafifletmiş olsa da, boşanma sebepleri ve soy bağı hukuku gibi konuların da yeniden ele alınması, uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır.

Sonuç olarak, boşanma sürecinin yeniden düzenlenmesi, tarafların haklarını korurken aynı zamanda süreci daha insancıl ve yönetilebilir kılacaktır. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, bu yönde atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmeli ve gerekli düzenlemeler hızla hayata geçirilmelidir.

Ankara 8. Aile Mahkemesi, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin dördüncü fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek iptalini istedi. Bu maddede, boşanma davası reddedilen çiftlerin yeniden dava açabilmesi için 3 yıl beklemesi gerektiği belirtiliyordu. Eğer bu süre içinde ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliği temelden sarsılmış sayılıyor ve eşlerden biri isterse boşanma kararı veriliyordu.

Aile Mahkemesi, 3 yıllık bekleme süresinin adil olmadığını ve insanların temel hak ve özgürlükleriyle bağdaşmadığını savundu. Uzun bekleme süreleri, çiftlerin kişisel haklarına zarar verdiği için Anayasa’ya aykırı bulundu. Bu durumun, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez haklarına aykırı olduğunu belirtti.

Anayasa Mahkemesi ise bu talebi değerlendirerek, 3 yıllık bekleme süresinin çiftlere ağır bir yük getirdiğine karar verdi ve maddeyi iptal etti. Böylece, boşanma davalarında yeni bir dönem başladı. Artık boşanma davası reddedilen çiftler, 3 yıl beklemek zorunda kalmadan yeniden dava açabilecekler.

Bu karar, boşanma sürecini hızlandırarak tarafların psikolojik ve maddi yüklerini azaltmayı hedefliyor. Çiftlerin uzun süre beklemesi, hem bireysel haklarını zedeliyor hem de süreç boyunca taraflar arasında daha fazla gerilim ve stres yaratıyordu. Yeni düzenleme ile bu tür sorunların önüne geçilmesi amaçlanıyor.

Dr. Ali Yaşar Çelikel, bu değişiklikten sonra boşanma sebepleri ve soy bağı hukuku hükümlerinin de yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Yeni düzenlemelerle boşanma sürecinin daha adil ve hızlı hale getirilmesi, tarafların ve çocukların süreçten daha az zarar görmesi hedefleniyor.

Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, boşanma sürecinde önemli bir rahatlama sağladı. Uzun bekleme süreleri sona erdi ve çiftler, evliliklerinin yürümeyeceğine karar verdiklerinde, daha hızlı ve adil bir şekilde boşanabilecekler. Bu değişiklik, hem bireysel hakların korunmasını hem de boşanma sürecinin insancıl ve yönetilebilir olmasını sağlamayı amaçlıyor. Yeni düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi, boşanma süreçlerini daha sağlıklı hale getirecek ve tarafların haklarını daha iyi koruyacaktır.

Anayasa Mahkemesi, boşanma sürecindeki önemli bir maddeyi iptal etti. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin dördüncü fıkrası, boşanma davası reddedilen çiftlerin yeniden dava açabilmesi için 3 yıl beklemelerini şart koşuyordu. Bu süre içinde çiftler ortak hayatı yeniden kuramazlarsa, evlilik birliği temelden sarsılmış sayılıyor ve boşanma gerçekleşiyordu.

Ancak, Ankara 8. Aile Mahkemesi bu sürenin çok uzun olduğunu ve çeşitli sorunlara yol açtığını savundu. Mahkeme, bu 3 yıllık bekleme süresinin insanları evlilik dışı ilişkilere ittiğini ve bu durumun kişilerin maddi ve manevi varlıklarını koruma hakkını ihlal ettiğini belirtti. Ayrıca, devletin aileyi koruma yükümlülüğünü de yerine getirmediğini öne sürdü. Bu gerekçelerle, Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak kuralın iptalini talep etti.

Başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, 3 yıllık sürenin gerçekten de kişilere ağır bir yük getirdiğine ve Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verdi. Sonuç olarak, bu kural iptal edildi ve boşanma sürecinde yeni bir dönem başladı. Artık boşanma davası reddedilen çiftler, 3 yıl beklemek zorunda kalmadan yeniden dava açabilecekler.

Bu değişiklik, boşanma sürecini hem hızlandıracak hem de tarafların üzerindeki maddi ve manevi yükleri azaltacak. Uzun bekleme süreleri, çiftlerin hayatını zorlaştırıyordu ve bu süre içinde yaşanan belirsizlikler, taraflar arasında daha fazla gerilime neden oluyordu. Yeni düzenleme ile bu tür sorunların önüne geçilmesi amaçlanıyor.

Dr. Ali Yaşar Çelikel, bu değişikliğin ardından boşanma sebepleri ve soy bağı hukuku hükümlerinin de yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Boşanma sürecinin daha adil ve hızlı hale getirilmesi, tarafların ve özellikle çocukların bu süreçten daha az zarar görmesi açısından çok önemli.

Anayasa Mahkemesi’nin kararı, boşanma sürecinde önemli bir rahatlama sağladı. Artık uzun bekleme süreleri sona erdi ve çiftler, evliliklerinin yürümeyeceğine karar verdiklerinde, daha hızlı ve adil bir şekilde boşanabilecekler. Bu değişiklik, bireysel hakların korunmasını ve boşanma sürecinin daha insancıl ve yönetilebilir olmasını hedefliyor. Yeni düzenlemeler, boşanma süreçlerini daha sağlıklı ve adil hale getirecek ve tarafların haklarını daha iyi koruyacaktır.