DOLAR
42,57 0%
EURO
49,62 0%
ALTIN
5.762,01 0%
BITCOIN
3.879.542,84 0%

Boykotun İki Yüzü: Ekonomik Mantık ve Vicdani Sorumluluk

Tüketici tercihleri küçük görünse de birleşince ekonomik ve ahlaki dönüşüm yaratır; İsrail ve iş birliği yapan şirketlere karşı adım adım boykot çağrısı.

Yayın Tarihi: 12.09.2025 13:58
Güncelleme Tarihi: 12.09.2025 13:58

Boykotun İki Yüzü: Ekonomik Mantık ve Vicdani Sorumluluk

Boykotun iki yüzü: Ekonomik mantık ve vicdani sorumluluk

Islamabad'daki SZABIST Üniversitesi'nde Öğretim Üyesi Usman Masood, AA Analiz için kaleme aldığı yazısında boykotların yalnızca ahlaki bir yükümlülük değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da rasyonel bir tercih olduğunu vurguluyor. Tüketici tercihlerindeki küçük değişimlerin zaman içinde toplumsal ve ekonomik dönüşümler yarattığını savunuyor.

Vicdan mı, ekonomi mi?

Çay molalarında tartışılan boykotun mantığı, Gazze’de insanların yaşadığı dayanılmaz açlık ve acılar karşısında artık sadece teorik bir soru olamaz. En sevdiğimiz markanın kokusu ne kadar çekici olursa olsun, eğer o marka İsrail işgali altındaki topraklarda faaliyet gösteriyorsa, tercihlerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.

Markalarla kendimizi özdeşleştirme eğilimimiz güçlüdür; içimizdeki ekonomist ise kısa vadeli işsizlik gibi kaygılar öne sürer. Ancak bir markayla tanımlanmak yerine, markaların hizmet ettiği insanları ve toplumsal sorumluluğu merkeze almak gerekir.

İnsaniyetçilik makyajı

Katliamdan sağlanan serveti birkaç gösterişli yardım girişimiyle örtbas etmek, günümüz şirketlerinin sıkça başvurduğu bir taktik. Masood bunu "insaniyetçilik makyajı" olarak tanımlıyor ve sorumlu tüketicilerin bu tür operasyonlara kolay meşruiyet vermemesi gerektiğini belirtiyor. Hayırseverlik kisvesi altında sunulan teklifler, çoğu zaman Faustvari bir pazarlığa dönüşüyor: görmezden gelme karşılığında keyif, ürün ve bolluk sunuluyor.

Sloganların ötesinde ekonomi

Boykot karşıtlarının ileri sürdüğü gibi İsrail’e veya iş birlikçi şirketlere karşı boykot, kısa vadede iş ve yatırım kaybına yol açabilir. Fakat Masood'a göre bu, yalnızca anlık maliyetleri görür; uzun vadeli ve dinamik kazanımlar göz ardı edilir. Sermaye akışkandır; bir şirket çekildiğinde yatırım başka yerlere yönelir ve yeni iş alanları ortaya çıkar.

Yabancı rakiplerin yerini alan yerli şirketler, karların ve istihdamın ülkede kalmasını sağlar. Tarihte, ithal ikame politikalarıyla başlayan yönelimler Japonya, Çin ve Güney Kore gibi örneklerde yerli sanayiyi güçlendirerek dönüşümsel büyüme sağladı. Ha-Joon Chang'in "Sanayileşmenin Gizli Tarihi" kitabında da belirtildiği gibi, yerli malları tercih etme eğilimi toplumun geniş kesimlerine yayılarak ciddi ekonomik etkiler yaratmıştır.

Tüketici tercihinin dönüştürücü gücü

Tam kapsamlı bir boykotun pratikte mümkün olmadığını savunanlara Masood şu karşılığı veriyor: Boykotun "ya hep ya hiç" mantığıyla düşünülmesi gerekmez. Kolay ikame edilebilen birkaç ürünle başlamak ve gerektiği sürece adım adım devam etmek etkili olabilir.

Tüketim alışkanlıklarındaki küçük, kademeli değişiklikler perakendecilerin satın alma kararlarını, toptancı stok tercihlerini ve nihayetinde şirketlerin üretim planlarını etkileyerek zincirleme dönüşüm sağlar. Bu etki literatürde "kamçı etkisi (bullwhip effect)" olarak bilinir. Bir tüketicinin küçük hamlesi tek başına önemsiz görünebilir; fakat hepsi birleştiğinde, suç ortağı kapitalizmin çarklarını yerinden oynatabilir.

Masood, soykırıma sırt çevirmenin zamanı geldiğini ve bunun ürün ürün, adım adım yapılması gerektiğini savunuyor. Bu yaklaşım, Türkiye, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde şimdiden yerli ürünlere yönelik pazar oluşumuna katkı sağlıyor.

Usman Masood, Islamabad'daki SZABIST Üniversitesi'nde Öğretim Üyesidir.

Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.