Metabolizma ve Sağlıklı Yaşam: Hormonlar ve Yaşam Tarzı Önerileri

Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, metabolizmanın sadece kilo değil; enerji üretimi, hormonlar ve yaşam tarzıyla şekillendiğini ve doğru düzenlemelerle dengelenebileceğini vurguladı.

Yayın Tarihi: 23.11.2025 10:13
Güncelleme Tarihi: 23.11.2025 10:13

Metabolizma ve Sağlıklı Yaşam: Hormonlar ve Yaşam Tarzı Önerileri

Metabolizma, kilo sorunundan çok daha fazlası

Medicana Sağlık Grubu Endokrinoloji Bölümü Uzmanı Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, metabolizmanın kamuoyundaki dar tanımının ötesinde olduğunu vurguladı. Metabolizmanın; vücudun enerji üretimi, besinlerin işlenmesi, hücre yenilenmesi ve yaşamı sürdüren tüm biyokimyasal süreçlerin genel adı olduğunu belirtti.

Uzm. Dr. Mammadyarzada, "Metabolizma; nefes alırken, yürürken, düşünürken hatta uyurken bile aktif olarak çalışan, enzimlerin, hormonların ve hücrelerin uyumla yürüttüğü çok sayıda kimyasal reaksiyonun toplamıdır" dedi. Çoğu kişinin metabolizmayı yalnızca "kilo alıp verme hızı" olarak bildiğini, bunun ise oldukça dar bir tanım olduğunu ifade etti.

Metabolizma hızını etkileyen faktörler

Metabolizma hızı; yaş, cinsiyet, genetik yapı, beslenme düzeni, kas kütlesi ve fiziksel aktivite düzeyi gibi çok sayıda faktörden etkilenir. Metabolizma hızını doğrudan ölçen net bir test bulunmamakla birlikte, metabolizma yavaşlığından şüphelenildiğinde insülin, tiroit ve cinsiyet hormonları başta olmak üzere bazı hormonlara bakılabileceğini söyledi.

Sağlıklı metabolizma için yaşam tarzı önerileri

Medicana International İzmir Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada, sağlıklı ve dengeli bir metabolizma için gerekli başlıca unsurları şöyle sıraladı: düzenli uyku, üç ana iki ara öğün şeklinde dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, yeterli su tüketimi, gerektiğinde hormon ve kan tetkikleri ile kişiye özel beslenme planı. Doğru yaşam tarzı düzenlemeleriyle metabolizmanın dengelenebileceğini vurguladı.

Hormonların rolü

Metabolizma birçok hormonun ortak çalışmasıyla kontrol edilir. Uzm. Dr. Mammadyarzada, en önemli hormonlar arasında insülin, T3 ve T4 (tiroit hormonları), leptin, ghrelin, östrojen, testosteron ve kortizol olduğunu belirtti. Bu hormonlardaki değişikliklerin metabolizma dengesini doğrudan etkileyebileceğini kaydetti.

İnsülin direncinin kilo vermeyi zorlaştırdığını ve kronik yanlış beslenme, hareketsizlik veya obezitenin insüline karşı direnç gelişimine yol açabileceğini anlattı. Bu durumda hücrelerin insüline yanıt verememesi, kanda glikoz birikimi, artan insülin üretimi ve insülinin yağ depolayıcı etkisinin güçlenmesi gibi zincirleme etkilerle kilo verme güçleşir ve metabolik sendrom riski artar.

Cinsiyet ve yaş etkileri

Uzm. Dr. Mammadyarzada, kadın ve erkek metabolizması arasında farklar olduğunu; kadınlarda östrojenin, erkeklerde testosteronun metabolizma, yağ dağılımı ve kas kütlesi üzerinde belirleyici rol oynadığını dile getirdi. Kadınlarda yağ depolanmasının daha çok kalça-uyluk bölgesinde; erkeklerde ise genellikle karın çevresinde olduğunu; menopoz ve andropoz dönemlerinde hormon seviyelerinin azalmasının metabolizmayı yavaşlatabileceğini ve özellikle karın bölgesinde yağlanma artışı ile kardiyovasküler risklerin yükselme ihtimaline dikkat çekti.

Metabolizma yavaşlamadı, yaşam tarzı değişti

Kliniğe "metabolizma yavaşladı" şikayetiyle başvuran hastalarda sıklıkla hipotiroidi, insülin direnci, demir eksikliği ve D vitamini eksikliği gibi durumların tespit edildiğini belirtti. Ancak metabolizmanın yalnızca hormonlara bağlı olmadığını; genetik yapı, uyku düzeni, stres, sık yapılan düşük kalorili diyetler, düzensiz beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği ve sosyo-kültürel alışkanlıkların da önemli rol oynadığını vurguladı.

Halsizlik, saç dökülmesi, cilt kuruluğu ve kabızlık gibi belirtilerin titizlikle değerlendirilmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. Mammadyarzada, besinlerin enerjiye dönüştürüldüğünü; gereğinden fazla tüketildiğinde ise enerji depolarının dolup yağlanmaya yol açtığını hatırlattı. "Ana öğün-ara öğün düzeni ve her öğünde karbonhidrat, protein ve yağ dengesinin sağlanması"nın önemini vurguladı.

Uzun süreli açlığın stres hormonlarını artırarak kan şekerini yükseltebileceğini ve insülin dengesini bozabileceğini; kafeinin metabolizmayı geçici hızlandırabileceğini ancak günde 3-4 fincanı aşmamak gerektiğini söyledi. Besin takviyelerinin ise yalnızca laboratuvar testlerinde eksiklik görüldüğünde önerildiğini, gereksiz takviyelerin beklenen faydayı sağlamayacağını belirtti.

Sonuç: Metabolizma, tek boyutlu bir "kilo hızı" kavramı değil; hormonlar, genetik yapı ve yaşam tarzının etkileşimiyle şekillenen dinamik bir sistemdir. Doğru değerlendirme ve kişiye özel yaşam tarzı düzenlemeleriyle metabolik denge sağlanabilir.

MEDİCANA SAĞLIK GRUBU ENDOKRİNOLOJİ BÖLÜMÜ’NDEN UZM. DR. AYSEL MAMMADYARZADA

MEDİCANA SAĞLIK GRUBU ENDOKRİNOLOJİ BÖLÜMÜ’NDEN UZM. DR. AYSEL MAMMADYARZADA