Pendik'te Işıl Öykü Dinç Davası: Sanık Ömer Faruk Ballı Hakim Karşısında

Pendik'te 15 yaşındaki Işıl Öykü Dinç'in ölümüne ilişkin, 2-6 yıl hapis istemiyle yargılanan Ömer Faruk Ballı hakim karşısına çıktı; duruşma 23 Aralık'a ertelendi.

Yayın Tarihi: 21.11.2025 12:45
Güncelleme Tarihi: 21.11.2025 12:45

Pendik'te Işıl Öykü Dinç Davası: Sanık Ömer Faruk Ballı Hakim Karşısında

Pendik'te Işıl Öykü Dinç Davası: Sanık Ömer Faruk Ballı Hakim Karşısında

Pendik'te 15 yaşındaki Işıl Öykü Dinç'in hayatını kaybettiği kaza hakkında, sanık Ömer Faruk Ballı (26) hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Sanık hakkında "Taksirle ölüme neden olma" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis talep edildi.

Kaza ve soruşturma

Olay, 18 Mayıs tarihinde Kaynarca Mahallesi Erol Kaya Caddesi Tuzla istikametinde meydana geldi. 34 KAB 356 plakalı otomobilin sürücüsü Ömer Faruk Ballı, yolun karşısına geçmek isteyen Işıl Öykü Dinç'e çarptı. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen Dinç, olay yerinde hayatını kaybetti.

Duruşma ve sanığın savunması

Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanık Ömer Faruk Ballı, hayatını kaybeden Işıl Öykü Dinç'in annesi Özlem Dinç, baba Yunus Dinç ve taraf avukatları katıldı. Duruşma salonu dışında ise Dinç'in arkadaşları ve yakınları bekledi.

Mahkemede savunma yapan Ballı, olay anını şu sözlerle aktardı: "Olay günü Pendik’e gidiyorduk. AVM’ye geçtik. Alışveriş yaptıktan sonra Tuzla’ya doğru yola çıktık. İDO’yu geçtik sağ kör noktamda bir ses duydum. Sesle birlikte nişanlımın üzerinde cam parçaları gördüm. Yavaşlayarak sağa çektim. Araçtan indim, arkasına doğru bakarak birine çarptığımı fark ettim. Sonrasında eşime dönüp iyi misin? dedim. Sonrasında olay yerine geçtim. Olay yerine geçtiğimde arkamdan eşim geliyordu. 112’yi aradınız mı diye bağırdığımda birkaç kişi aradığını söyledi. Sonrasında bir anda bağrışmalar oldu, aracı kim sürüyordu şeklinde bağrışmalar olunca polis memurları zaten oradaydı. Eğildiğim nabzına bakmaya çalıştığım esnada polis memurları ekip aracına binmem gerektiğini söyleyip bizi uzaklaştırdılar. Bu olay nedeniyle üzgünüm, çok pişmanım. Psikolojik olarak da çok yoruldum. Sosyal medyadan hakaret ve ölüm tehditleri aldım. Can güvenliğim yönünden korkuyorum. Maalesef böyle bir olay yaşandı. Ailesinden çok özür dilerim".

Tanık beyanı

Tanık Ayten Ballı ise mahkemede şunları söyledi: "Sanık eşimdir, öğle saatlerinde Pendik’e gelinliğimi almaya gitmiştik. AVM’ye girip Tuzla’ya doğru dönüş yolundaydık. Trafikte normal akıştayken sağ tarafımda bir anda gölge gördüm. Ve tak diye bir ses geldi. Ömer durup aracı sağa çekti ve araçtan indi. Benim sağ tarafımdaki cam buzlu şekilde inmiş durumdaydı. Neye çarptığımızı da bilmiyorduk. Sonrasında Ömer aşağı indi, ben inmeye çalıştım. Sağ taraftaki kapım yarıya kadar açılabildi. Ben de indim. Ömer iyi misin dedi, iyiyim dedim. Sonrasında yerde yatan kızın yanına ilerledik. Ömer kızın yanına doğru ilerledi. Nabzına bakmaya çalıştı ancak polisler onu götürdü. Etraftaki insanlar 112’yi aramıştı. Ömer Faruk’u araca bindirdiler."

Ailenin tepkisi

Hayatını kaybeden Işıl Öykü'nün babası Yunus Dinç beyanında, sanığın yanında oturanın da yoğun bakım hemşiresi olduğunu belirterek sanığın beyanını ve kızına verilen kusuru kabul etmediğini söyledi. Yunus Dinç, "sanığın bir sağlıkçı olarak hatta yoğun bakım hemşiresi olarak, yanında oturduğunu söylediği Ayten B. de yoğun bakım hemşiredir. Böyle bir kaza olduktan sonra yalnızca nabzını kontrol etmesi, 14 yaşında bir çocuğa bunu yapıp, polis kendisini polis otosunu götürürken neden ben yoğun bakım hemşiresiyim diyerek müdahalede bulunmuyor. 50-60 kilometre hızla gittiğiniz bir yolu frene bastığınız ya da birine çarptığınız anda yaya tam kusurlu olsa bile yaya ters basar, bacağı kırar, kolunu kırar ancak ölüm olmaz. Sanığın hıza ilişkin beyanını kabul etmiyorum. Ayrıca kaza tespit tutanağında kızıma verilen kusuru da kabul etmiyorum. Kızım yaya geçidi üzerindeydi" dedi.

Anne Özlem Dinç ise tepkisini, "sanık aynı aracı kiralasın 50-60 kilometre hızla bana çarpsın eğer ölürsem şikayetten vazgeçeceğim. Kaza tespit tutanağını kabul etmiyorum. Kızım yaya geçidindeydi. İç İşleri Bakanlığı Ali Yerlikaya’nın TV programında verdiği demeçte söyle söylüyor; bir aracın bir kişiye çarpıp ölüme sebebiyet vermesi ve vücutta doku hasarı verebilmesi için en az 80 kilometre hızla çarpması gerekiyor. Buna ilişkin elimizde video görüntüleri var. Işıl’ın yere düştükten ambulansa bindirilene kadara görüntüleri var. Sanık veya eşi asla kızımın başında değiller. İnsanlar, polis orada değilken ve polisin de ordayken de doktor yok mu? Hemşire yok mu? Diye bağırmalarına dair görüntü kayıtları var. Çevreden bir vatandaşın kızıma kalp masajı yaptığına dair görüntüler ve tanıklarımız var" şeklinde dile getirdi.

Mahkeme kararı

Mahkeme, eksik hususların giderilmesine ve sanığın adli kontrol tedbirlerinin devamına karar vererek duruşmayı 23 Aralık'a erteledi.

MAHKEME ÇIKIŞI

MAHKEME ÇIKIŞI