DOLAR
42,56 0%
EURO
49,62 0%
ALTIN
5.762,2 0%
BITCOIN
3.874.160,22 0%

Semih Kaplanoğlu'na Manaki'de Ödül — 'Buğday' Küresel İlgi Çekti

Semih Kaplanoğlu, 46. Manaki Kardeşler Festivali'nde 'Dünya Sinema Sanatına Olağanüstü Katkı' ödülünü aldı; 'Buğday' ve 'Bal' filmleri büyük ilgi gördü.

Yayın Tarihi: 05.10.2025 11:19
Güncelleme Tarihi: 05.10.2025 11:19

Semih Kaplanoğlu'na Manaki'de Ödül — 'Buğday' Küresel İlgi Çekti

Semih Kaplanoğlu'na Manaki'de Ödül — Buğday Küresel İlgi Çekti

ARIŞKAN ÜNAL - Usta yönetmen Semih Kaplanoğlu, Kuzey Makedonya'nın Manastır kentinde düzenlenen 46. Manaki Kardeşler Uluslararası Görüntü Yönetmenleri Film Festivalinde kendisine takdim edilen Dünya Sinema Sanatına Olağanüstü Katkı Özel Ödülünü ve festivaldeki izlenimlerini paylaştı.

Ödül ve festival izlenimleri

Kaplanoğlu, festivalin sadece görüntü yönetmenliğine odaklanan yapısıyla dünyada özgün bir konuma sahip olduğunu vurguladı. Festivalin gösterişli şovlardan uzak, yalnızca sinema ve görsel estetik üzerine odaklanan bir platform olduğunu belirtti. Aldığı ödülün, filmlerindeki insan ruhu, metafizik sorgulamalar ve şiirsel görsel dil nedeniyle verildiğini kaydetti.

Festival ortamında, filmlerini bilen ve görsel dünyasını tartışan uzmanlarla karşılaşmanın kendisini derinden etkilediğini söyleyen Kaplanoğlu, bu tür bir değerlendirme ortamının film yapımının görsel boyutlarının önemini bir kez daha gösterdiğini ifade etti. Ödülü tüm ekip arkadaşlarıyla paylaşma ihtiyacı hissettiğini, ilk filminden son filmine kadar emeği geçenleri tek tek anmak istediğini belirtti.

'Buğday' ve 'Bal'ın yankıları

Kaplanoğlu, festivalde Buğday ve Bal filmlerine gösterilen ilginin yoğun olduğunu aktardı. Özellikle Buğday'ın 2017'de daha distopik görünen anlatısının; pandemi, aşı tartışmaları, küresel ısınma ve gıda yapısındaki değişiklikler gibi konuların bugün gerçeğe yakınlaşması nedeniyle sinemacıların dikkatini çektiğini söyledi.

Kaplanoğlu, filmin siyah beyaz estetiğinin, Amerika'dan Almanya'ya uzanan mekan seçimlerinin ve metaforik görselleştirmenin festivalde övgü aldığını belirtti. Kendi ifadesiyle, filmin canlılığını yeniden gördüğünü, 2012'de senaryoyu yazarken tahayyül ettiği dünyanın bugün artık yaşanır hale gelmesinin şaşırtıcı olduğunu aktardı.

Amerikalı izleyicilerin filmin ABD'de çekilmiş olmasına şaşırdığını, 2017'de bazı ABD'li sinemacıların Buğday'ı satın alıp remake yapmak istediklerini ancak koşullar nedeniyle bunu kabul etmediklerini sözlerine ekledi.

Bal için ise Kaplanoğlu, filmin bir çocuğun bakışından yetişkin dünyaya dair şiirselliği ve doğa ile kurulan ilişkisinin izleyiciler üzerinde derin bir etki yarattığını anlattı. Festival katılımcılarından birinin film bittikten sonra uzun süre ağladığını aktarması, filmin duygusal gücünü işaret etti.

Genç sinemacılar, yeni trendler ve kadın görüntü yönetmenleri

Festivalde düzenlenen atölyelerde genç sinemacıların daha çok kameralar, lensler, ışık sistemleri ve yapay zekâ gibi teknik konulara odaklandığını aktaran Kaplanoğlu, usta görüntü yönetmenlerinin ise görüntünün yalnızca teknik olmadığını, aynı zamanda senarist ve yönetmenin yarattığı dünyayı yakalamak ve onun ruhunu yansıtmak olduğunu vurguladıklarını söyledi.

Kaplanoğlu, dünyada yeni trendin güçlü kadın görüntü yönetmenleri olduğunu, 40 yaş civarına gelen genç kadın görüntü yönetmenlerinin sahada göze çarptığını belirtti ve Türkiye'den görüntü yönetmenliği alanında uzmanlaşmak isteyenlerin bu tür festivallere katılmasını tavsiye etti.

Siyasi duruş, sanat ve etik kaygılar

Kaplanoğlu, dünyaca ünlü oyuncu ve yönetmenlerin İsrailli film kurumlarıyla çalışmayı reddederek Gazze'ye yönelik saldırılara tepki göstermesini önemli bulduğunu söyledi. Bu tepkilerin yalnızca bölgesel değil, küresel bir adalet ve insanlık talebi olduğunu belirtti ve Gazze'deki gelişmelerin bu itirazları tetiklediğini vurguladı.

Ayrıca, film sektöründeki finansal ilişkilerin etik boyutuna dikkat çekerek, bazı platformların ve finansal ortaklıkların tartışmalı bağlantılarının sinema alanını etkilediğini aktardı. Kaplanoğlu, bu durumun sanat üretme motivasyonunu ve eserlerin erişimini sınırladığını, sanatçılar üzerinde vicdani ve mesleki bir baskı oluşturduğunu ifade etti.

Film yapmanın ızdırabı

Kaplanoğlu, bugünün dünyasında film yapmanın «ızdıraplı bir süreç» olduğuna işaret ederek, dışsal engellemeler ve ideolojik ambargoların yaratabileceği sonuçları değerlendirdi. Sanatın evrensel erişime ulaşamaması halinde üretme motivasyonunun sorgulandığını söyledi. Buna rağmen film yapmanın, sinemacının elindeki tek eylem olduğunu ve bu eylemin anlamını koruduğunu belirtti.

Kaplanoğlu, sözlerini festivalin kendisine sağladığı perspektif ve meslektaşlarıyla kurduğu diyalogların değeri üzerine tamamladı ve görüntü yönetmenliğinin sinemanın merkezinde yer alan bir disiplin olarak daha fazla görünürlük kazanması gerektiğini vurguladı.