Sumud Filosu Türkiye'ye döndü: Aktivistler Gazze için konuştu
Küresel Sumud Filosu teknelerinde yer alan ve İsrail tarafından uluslararası sularda saldırıya uğrayıp alıkonulduktan sonra Türkiye'ye döndürülen 15 Türk aktivist, THY uçağıyla geldikleri İstanbul Havalimanı'nda basın mensuplarına açıklama yaptı.
Delegasyonun açıklaması
Delegasyon adına konuşan Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonu Koordinatör Yardımcısı Muhammed Raşit Sancar, Gazzeli kardeşlerini geride bırakmanın hüznü ile arkadaşlarını karşılamanın sevincini yaşadıklarını söyledi. Sancar, "Bugün son gelen aktivist arkadaşımızın da işlemleri tamamlanarak, ailesine teslim edilecek. Bu umut, Gazze'deki ablukanın tamamen ortadan kalkması ve soykırımın durmasına kadar sürecek bir yolun başlangıcıdır. Bundan sonra da tüm mazlum coğrafyalarda zulme uğrayan herkes için insanlık olarak bir araya gelip ortak stratejiler, veriler ve yapılar geliştirmeyi, bu dayanışmayı tüm dünyaya bir insanlık mirası olarak sunmayı hedefliyoruz." dedi.
Sancar, Sumud'un "dünya tarihine bir umut ve direniş simgesi" olarak armağan edileceğini ve Özgürlük Filosu'nun da Gazze yolunda olduğunu belirtti.
Aktivistlerin tanıklıkları
Muhammed Fatih Sinan, "Herkesin ortak paydası Gazze'ydi. O kadar güzel bir birliktelik vardı ki bize İsrail zindanlarını, zindan yerine bir eğlence merkezine dönüştürdü. Allah'a hamd ediyorum, bu kardeşlik bizi Gazze'nin kurtuluşuna taşıyacaktır." ifadelerini kullandı.
Sinan, yaşadıkları bir olayı aktarırken de şunları söyledi: "İsrail askerleri bize bir zulüm ederken Türkçe konuşan, bu pasaporttan bende de var diyen, çifte vatandaş İsrail üniformalı kişiler bizi yerde tekmelediler. Lütfen bu aşağılıkları tespit edin ve bunları Türk vatandaşlığından defedin, bu ülkede onları istemiyoruz."
AA muhabirine konuşan Sinan, denizin ortasında İsrail donanmasıyla 9 saat boyunca köşe kapmaca oynadıklarını, ablukayı kırıp insani koridor oluşturmayı hedeflediklerini ve İsrail askerlerinin kendilerine fiziksel ile psikolojik şiddet uyguladığını anlattı. "Bize içme suyu vermediler. Tuvaletten su içtik, bir gün yemek vermediler. Avlu izni vermediler, hücre hapsi yattık ama o kadar eğlenceli, mutlu ve gururlu bir hapishaneydi ki, bunu nasıl anlatırım bilmiyorum. Orası panayır gibiydi çünkü bütün Avrupalılar, Asyalılar, Türkler, herkes müthiş bir özveriyle orada bir kardeşlik, birliktelik sağladı. Bize orası zindandan ziyade tabiri caizse Medrese-i Yusufiye'ye dönüştü. Filistinlilerle aynı ortamı paylaşmaktan dolayı onur duyuyoruz."
Turgay Turan ise hapishanedeyken Gazze'nin 18 kez bombalandığını duyduğunu söyleyerek, "Kafamıza silah dayayıp da bir adımımızla korkup geri kaçan kavime karşı Gazze'deki insanlar öldürülüyor. Bu akıl ötesi bir şey." dedi.
Aktivist Sümeyye Sena Polat, aktivistlerin yolda hazırladığı "Gazze'ye selam" metnini okudu ve süreçle ilgili duygularını paylaştı: "Gazze'ye nasıl gidersen git en güzel yolculuk oluyor. Biz Gazze'ye çok yakındık ve beni en mutlu eden şey oydu. Her uyuduğumda biliyordum ki 50 kilometre ötemde Gazze var. Bunun duygusu benim için apayrı bir şey. Hücrem Filistinli tutsaklara ait bir hücreydi ve bırakmak benim için çok zor oldu. Her yerinde Gazze'den, Gazzeli tutsaklardan bir anı vardı. Önemli olan Filistinli tutsaklar ve Gazzeliler. Bize davrandıkları buysa Gazze'ye davrandıkları nasıldır düşünün. Gazzelilere nasıl davranıyorlarsa kimse duymuyor. Eziyet etmekten zevk aldıklarını gözlerimle gördüm. Bize yemek vermediler, zorla 7 Ekim belgeseli izletmeye çalışıp, küfürler ettiler. Gecenin yarısı uyandırmak için gelip, bizleri sayıyorlardı. Bunlar herkese her şeyi yapabilir, bizi uyandıran da Gazze. Yarın öbür gün bizim ülkemize bunları yaptıklarında dünyanın sesi çıkmayacak, Gazze resmen bu emperyalist ve siyonistlere karşı bizi uyandırdı."
Diğer aktivistler de duygularını paylaştı: Abdullah Gündem Gazze'ye ulaşamamanın hüznünü ve Gazzelilerin sabrı sayesinde harekete geçilebildiğini vurgularken; Emine Güneş Filistin'in özgürlüğü için verilen mücadelenin bir erdem birliği oluşturduğunu ve İsrail'in yalnızlaştırılması gerektiğini söyledi.
Froya Tunus'tan katılan Mecit Bağcivan sürecin uzun olduğunu ve Gazze'ye ulaşamamanın burukluğunu dile getirirken, Vicdan Gemisi ile başlayan hareketin denizden ablukanın kırılması fikrini dünyaya taşıdığını belirtti. Babası Ahmet Bağcivan ise oğluyla gurur duyduğunu söyledi.
Açıklama sonunda aktivistler bir kez daha Gazze vurgusu yaptı; hem geride bırakılan tutsaklar hem de abluka altındaki halk için dayanışmanın süreceği mesajı verildi.