Trump’ın 17-19 Eylül 2025 İngiltere ziyareti: Sembolizm ve strateji
Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, Donald Trump’ın 17-19 Eylül 2025 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Londra ziyaretinin hem gösteriş hem de stratejik sonuçlarını AA Analiz için değerlendirdi. Kraliyet törenleri medyada öne çıkarken, ilişkilerin nasıl yönetileceğine dair daha derin bir sınavın verildiği görüldü.
Ziyaretin sembolik yönü
Kral Charles, geleneksel olarak siyasi söylemlerden uzak kalarak iki ülkenin uzun süredir özgürlük ve demokrasi savunusuna vurgu yaptı. Trump ise akrabalık ve kimlik bağından söz ederek Ukrayna ve Orta Doğu dâhil küresel zorluklara birlikte yanıt verileceğini belirtti. Kral Charles’ın daha önceki diplomatik girişimleri de ziyaretin arka planına ışık tuttu.
Starmer’ın diplomatik hesabı
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Kral Charles’ın davetini diplomatik bir koz olarak kullandı; Trump’ı yakın tutarak farklılıklardan diplomatik bedel ödemeden uzak durma imkânı sağlamak amaçlandı. Bu yaklaşım, Londra için iç politikada ve Avrupa’da stratejik bir dayanak elde etme hedefiyle örtüştü.
Teknoloji ve ticaretin yeni boyutu
Ziyaretin en somut çıktısı "Teknoloji Refah Anlaşması" oldu. Anlaşma kapsamında ABD’den teknoloji şirketlerinin sağlayacağı 150 milyar sterlinlik yatırımın İngiltere’nin yapay zeka altyapısını geliştirmeye ivme kazandıracağı vurgulandı.
Starmer hükümeti yatırımların yaklaşık 7 bin 600 kişiye istihdam sağlayacağını belirtiyor. Ancak planlanan yapay zeka altyapısının enerji ihtiyacını artıracağı öngörüsü, tarafları nükleer enerji konusunda ortak çözümlere yönlendirdi. Bu kapsamda iki ülke, nükleer santral inşasını kolaylaştıracak bir anlaşma imzaladı.
Ticarette ise taraflar mütevazı bir uzlaşıya vardı: İngiltere, ABD’den ithalata uyguladığı yüzde 10luk gümrük vergisini korurken, bazı tarım ürünlerine erişimi artıracak ve İngiliz otomobil parçalarına uygulanan vergileri düşürecek adımlar atıldı. İngiltere, ABD mallarına uyguladığı ortalama gümrük vergisini yüzde 5,1den yüzde 1,8e düşürüyor. Ancak ABD’nin çelik ihracatına uyguladığı yüzde 25lik verginin kaldırılmaması, İngiltere’nin çelik endüstrisindeki zorluklarını sürdürdü.
Transatlantik ilişkiler ve Avrupa güvenliği
ABD-İngiltere ilişkileri, güçlü istihbarat bağları, entegre ordular ve ticaret bağlantılarıyla Avrupa güvenliğinde kritik bir rol oynamaya devam ediyor. Londra, Washington’u müttefik cephede tutmanın önemini koruyor.
Starmer’in yüzde 5’lik ulusal güvenlik harcaması hedefini sürdürmesi ve ABD yapımı F-35 tedarik taahhüdü, savunma işbirliğinin güçlendirilmesine işaret ediyor. Brexit sonrası Londra’nın hareket alanının genişlemesi, teknoloji ve güvenlik konularında Washington ile ortak noktalar bulmasını kolaylaştırdı.
Görüş ayrılığı: Filistin
Baş başa görüşmelerde Ukrayna ve Gazze konularının ele alındığı tahmin edilirken, Filistin meselesi iki lider arasında belirgin bir ayrılık olarak öne çıktı. Starmer’in Filistin devletini tanıma planı gündeme gelirken, Trump bununla aynı fikirde olmadığını belirtti. Starmer’in Hamas’ı kınamasından ise Trump memnuniyet duydu.
Filistin’in tanınması sahada hızlı değişiklikler yaratmayabilir; ancak bu adım İngiltere’nin statükonun sürdürülemeyeceğine dair bir mesaj verdi.
Sonuç: Diplomatik kazanç ve yeni dengeler
Londra’nın hedefleri; ABD-İngiltere ilişkilerini vurgulamak, ikili ticareti derinleştirmek ve farklılıkları görünür kılmadan yönetmekti. Trump’ı yakın tutma stratejisi, Starmer için diplomatik bir zafer olarak okunabilir; İngiltere, ABD’nin birincil sembolik ve stratejik müttefiki olarak kendi iç siyasetinde ve Avrupa’da bir konum sağlamış oldu.
Aynı zamanda ziyaret, Brüksel ve Avrupa genelinde transatlantik ilişkilerin niteliğini yeniden tartışmaya açtı; koşulsuz ABD desteğine güvenme döneminin sonuna dair hatırlatmayı güçlendirdi.
Dr. Tolga Sakman, Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanıdır.
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.