DOLAR
42,72 -0,06%
EURO
50,08 0,23%
ALTIN
5.935,07 -0,28%
BITCOIN
3.719.194,49 0,69%

Türk Dermatoloji Derneği: Uyuz vakalarında artış, 3 yıl süren vakalar görüldü

Prof. Dr. Özlem Su Küçük, uyuz vakalarının son 30 yılda arttığını, bazılarının 3 yıl sürdüğünü ve toplu tedavi ile farkındalığın şart olduğunu belirtti.

Yayın Tarihi: 17.12.2025 11:51
Güncelleme Tarihi: 17.12.2025 11:54

Türk Dermatoloji Derneği: Uyuz vakalarında artış, 3 yıl süren vakalar görüldü

Türk Dermatoloji Derneği’nden uyuz uyarısı: "3 yıl süren vakalar duyuyoruz"

Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özlem Su Küçük, son dönemde artış gösteren uyuz vakalarına ilişkin uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Küçük, "Son 30 yıldır uyuz vakaları yükselişte" diyerek poliklinik başvurularında artış olduğunu ve bazı vakaların yıllarca sürebildiğini ifade etti.

Artışın nedenleri ve kronikleşme riski

Prof. Dr. Küçük, "Tek bir kişinin tedavi olması yetmez" vurgusunu yaparak çevresindeki kişilerin tedavi edilmemesi ve yanlış uygulamalar nedeniyle hastalığın kronikleşebildiğini belirtti. "3 yıl süren uyuz vakaları duyuyoruz" diyen Küçük, bu durumlarda bazen ilaç direncinden söz etmenin mümkün olduğunu aktardı.

Tedavi önerileri arasında ilacın boyundan aşağıya, el ve ayak parmak araları, genital bölge, memeler dahil olmak üzere tüm vücuda sürülmesi ve uygulamanın 8-12 saate kadar bekletilmesi sonra yıkanması yer alıyor. Ayrıca ortak yatak, yastık kılıfı, çarşaf, kıyafet ve eşyaların paylaşımının bulaşma riskini artırdığı vurgulandı.

Belirtiler, tanı ve komplikasyonlar

Prof. Dr. Küçük, uyuzun en tipik belirtisinin kaşıntı olduğunu, özellikle sıcakta ve gece artan kaşıntının dikkate alınması gerektiğini söyledi. Alerjik reaksiyonlar, kızarıklık, kabarık deri döküntüleri ve sekonder enfeksiyonlar görülebiliyor. Uzamış vakalarda kasık ve koltukaltında "fındık, ceviz büyüklüğünde nodüller" ortaya çıkabileceğini, bazen biyopsi gereken tablolarla karşılaşılabildiğini belirtti.

Bulaşma kaynakları ve önlemler

Medicana Ataköy Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan ise uyuzun özellikle kış aylarında arttığını, polikliniğe başvuruların %30’unu oluşturduğunu aktardı. En sık bulaş kaynakları arasında okullar, yurtlar, kreşler, oteller ve spor salonları bulunuyor; eller aracılığıyla temas, kıyafet paylaşımı ve yakın temas en önemli bulaş yolları.

Gençoğlan, bebek ziyaretlerinde dikkat edilmesi gerektiğini, bebeklerin tedavisinde seçeneklerin sınırlı olduğunu ve 15 kilodan küçük çocuklara hap tedavisi verilemediğini belirtti. Bu nedenle aile içinde döngünün devam edebildiğini, "4,5,6 ay geçmeyen uyuzlarla" karşılaşıldığını söyledi.

Tedavi uygulamaları ve halk sağlığı uyarısı

İlaç tedavisinde dozların kiloya göre ayarlanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Gençoğlan, uygulamanın ardından bir haftalık aranın önemli olduğunu; çünkü ilaçların yumurtalara etkili olmadığını, yumurtalardan yeni böceklerin bir hafta sonra çıkabildiğini anlattı. Bu nedenle ikinci dozun atlanmaması gerektiği vurgulandı. Ayrıca hap tedavisinin piyasada bulunduğu ve SGK tarafından ödendiği aktarıldı.

Gençoğlan, ilaç uygulandıktan sonra bulaştırıcı olunmadığını, ancak o zamana kadar giyilen tüm kıyafetlerin ve tekstil ürünlerinin 60 derece ve üzeri sıcaklıkta yıkanması gerektiğini hatırlattı. İnsanların utanç duygusuyla durumu paylaşmaktan kaçınmasının tedavi gecikmelerine yol açtığı, bu nedenle farkındalığın artmasının önem taşıdığı belirtildi.

Özetle, uzmanlar toplum içinde toplu tedavi ve farkındalığın artırılmasını; kreş, okul, yurt, otel ve spor salonları gibi yüksek temaslı ortamlarda dikkatli olunmasını ve tedavi sürecinin eksiksiz uygulanmasını öneriyor.

PROF. DR. GÜLSÜM GENÇOĞLAN

PROF. DR. GÜLSÜM GENÇOĞLAN

PROF. DR. ÖZLEM SU KÜÇÜK