Burdur Gölü 50 Yılda Su Hacminin Yarısını Kaybetti — Batı Akdeniz'de Kuraklık Alarmı
İklim değişikliği ile insan kaynaklı baskıların birleşimi, Batı Akdeniz'deki gölleri kuruma eşiğine getirdi. Prof. Dr. İbrahim Ethem Karadirek Eğirdir, Burdur ve Salda göllerinin benzer risk altında olduğunu belirterek acil bütüncül su yönetimi çağrısı yaptı.
Havza bazlı su yönetimi ve artan risk
Türkiye'de 25 akarsu havzası bulunduğunu vurgulayan Karadirek, su yönetiminin il sınırlarına göre değil havza bazında yapıldığını hatırlattı. Antalya'nın birden fazla havza içinde yer almasının, bölgedeki su yönetimini daha da kritik hale getirdiğini belirtti.
Eğirdir Gölü'nde çekilme ve resmi veriler
Eğirdir Gölü'nde son yıllarda belirgin bir çekilme yaşandığını söyleyen Karadirek, bunun yalnızca iklim kaynaklı olmadığını, insan faaliyetlerinin de baskıyı artırdığını ifade etti. 2024 yılı verilerine göre göle giren toplam su miktarı yaklaşık 373 milyon metreküp iken, aynı yıl gerçekleşen buharlaşma miktarı yaklaşık 473 milyon metreküp olarak kaydedildi. Karadirek bu tablonun sürdürülebilir olmadığını vurguladı.
Burdur Gölü'nde kayıp: yüzde 50 ve 20 metre
Burdur Kapalı Havzası'ndaki Burdur Gölü de benzer bir süreç yaşıyor. Son 50 yılda gölün toplam su hacmi yaklaşık yüzde 50 azaldı ve su derinliğinde yaklaşık 20 metrelik düşüş görüldü. Karadirek, barajlar, can suyunun yeterince bırakılmaması ve tarımsal ürün deseninin bu kayıplarda etkili olduğunu belirtti.
Diğer risk altındaki göller
Karadirek, Burdur Gölü riskinin Salda Gölü, Beyşehir Gölü ve Elmalı'daki Avlan Gölü için de geçerli olduğunu söyledi. Bölgedeki hemen hemen tüm göllerin benzer tehditlerle karşı karşıya olduğunu ve insan faaliyetlerinin bu süreci hızlandırdığını vurguladı.
Kuraklık sinyalleri ve yerel etkiler
Antalya'da Elmalı ve Korkuteli bölgelerinde kuraklık belirtilerinin güçlendiğini, Akseki'nin bazı kesimlerinde de önümüzdeki dönemde kuraklık riskinin bulunduğunu belirten Karadirek, Türkiye'nin genel olarak ciddi su stresi yaşayan bir ülke olduğunu hatırlattı.
Çözüm: Tarım politikaları ve bütüncül yaklaşım
Karadirek çözümün bütüncül yaklaşımdan geçtiğini belirterek, havzanın su kapasitesine göre tarım politikalarının yeniden belirlenmesi gerektiğini söyledi. Bitki ürün deseninin havzadaki su potansiyeline göre oluşturulmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Karadirek'in ifadesiyle: Herkes her yerde her ürünü yetiştirmemeli; daha az su isteyen ve daha yüksek katma değer sağlayan ürünlere yönelmek kamu politikalarının konusu olmalı.
Su transferi kalıcı çözüm değil
Eğirdir Gölü'ne farklı havzalardan su aktarılmasının kısa vadede çözüm gibi görünse de sürdürülebilir olmadığını belirten Karadirek, 'Bir havzayı kurtarmaya çalışırken başka bir havzayı riske atıyoruz' değerlendirmesini yaptı. Su yönetiminin mutlaka entegre ve havza bazlı ele alınması gerektiğini yineledi.
Sonuç olarak Karadirek, Batı Akdeniz'deki göllerin hem kuraklık hem de insan kaynaklı baskılar nedeniyle alarm verdiğini, acil ve bütüncül planlamanın kaçınılmaz olduğunu bildirdi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE İNSAN BASKISININ BİRLİKTE ETKİSİ BATI AKDENİZ'DEKİ GÖLLERİ KURUMA NOKTASINA GETİRDİ.