Kocaeli'de iş kazası sonrası adalet arayışı sekizinci yılını doldurdu
2017 yılında Kocaeli'de bir beton santrali şantiyesinde meydana gelen kazada hayatını kaybeden 39 yaşındaki İsmail Bayraktar'ın ailesi, geçen 8 yılda hem hukuki hem de sağlık boyutunda ağır bedeller ödedi. Aile, mahkeme kararlarına rağmen verilen cezaların infaz edilmemesi ve yaklaşık 1 milyon TL'lik tazminatın ödenmemesi nedeniyle adalet bekleyişini sürdürüyor.
Mahkeme kararları ve tahsil edilemeyen tazminat
Dava sürecinde mahkeme, Bayraktar ailesi lehine maddi tazminata hükmetti. Ancak ailenin edindiği bilgiye göre, hükmedilen tutarın hiçbir kısmı ödenmedi. Sanıklara verilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi ve fiilen cezaevine girilmemesi, ailenin adaletten umudunu yitirmesine yol açtı.
Kaza anına ilişkin iddialar
Ağabeyi İsmail'in ölümüne ilişkin süreci anlatan Ali Bayraktar, abisinin asıl görevinin farklı olduğunu, ancak müdür tarafından işi olmayan bir alana gönderildiğini söyledi. Ali Bayraktar, abisinin kameraları silmek üzere insanların yürüyerek girmesinin yasak olduğu, kepçe ve tırların girişine uygun bir alana gönderildiğini, burada kamerayı silmeye çalışırken 2017 Kasım ayında kepçenin altında kalarak yaşamını yitirdiğini anlattı.
Davayı kazandıklarını belirten Ali Bayraktar, ceza alanların M.S., H.A. ve kepçe operatörü olduğunu ve verilen 4'er yıllık cezaların paraya çevrildiğini söyledi. Maddi tazminat davasında ise avukat masrafları dahil yaklaşık 1 milyon TL'lik bir hüküm olduğuna dikkat çekti ve bu bedelin ödenmediğini vurguladı.
Ailede sağlık ve psikolojik yıkım
Ailenin yaşadığı sürecin derin travmalara yol açtığı belirtildi. Bayraktar, babasının kansere yakalandığını, çocukların psikolojisinin bozulduğunu anlattı. Abisinin kızı tarafından sarf edilen sözler aile fertlerini derinden etkiledi: "Baba kalk, ben seni iyileştireceğim... Seni hangi kepçeyle ezdiler?" 12 yaşındaki bir kız çocuğunun bu sözleri söylediğini aktaran Bayraktar, duygularının parçalandığını ifade etti.
İsmail öldüğünde oğlu 14, kızı ise 3 yaşındaydı. Ailenin aktardığına göre, kız çocuk bir süre konuşmayı bıraktı ve ilerleyen yıllarda otizm tanısı aldı. Bu süreçte ailenin ekonomik ve psikolojik yükü ağırlaştı.
Anne: Gözlerim bozuldu, yaşamımız altüst
77 yaşındaki Mevlide Bayraktar, sürecin tüm ailenin sağlığını ciddi şekilde etkilediğini söyledi: "Yıllardır bu acının içindeyim. Ömrümü çürüttüm, ömrüm tamamen bitti. Yaşayan bir ölü gibiyim. Gecem gündüzüme karıştı. Eşim kanser hastası oldu, ben artık ağlamaktan göremiyorum, gözlerim bozuldu. Hiç halimizi hatırımızı sormadılar."
Eşinin yokluğunda hayata tutunma mücadelesi
Eşiyle 16 yıl evli kaldığını ve geride kalan çocukları için ayakta durmaya çalıştığını söyleyen Aslaniye Bayraktar, firmanın verdiği destek sözlerinin tutulmadığını, iki kayınbiraderinin maddi destek verdiğini, ancak firmanın sorumluluk almadığını belirtti. "Bir çukura düştüm, çıkamıyorum. Eşimi adeta joker gibi kullandılar" dedi.
Genç kuşak: Amacımız para değil, adalet
Babasını kaybettiğinde 14 yaşında olan ve bugün 22 yaşında bulunan Alper Bayraktar, 8 yıldır yaslarını yaşayamamalarının nedeninin sürekli süren hukuk mücadelesi olduğunu söyledi: "Biz adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Bizim amacımız para değil. Biz adaletimizi istiyoruz. Acımızı yaşamak istiyoruz."
Aile, hem cezaların infazı hem de tazminatın tahsili için hukuk yollarını takip etmeye devam ettiklerini belirtiyor ve devletin bu konuda çözüm üretmesini bekliyor.
MEVLİDE BAYRAKTAR