DOLAR
42,69 0%
EURO
50,15 0%
ALTIN
5.897,7 0,01%
BITCOIN
3.854.299,57 -0,01%

BM Raporu: İsrail İçin Soykırım İddiası ve UAD-UCM’ye Etkisi

BM'nin 16 Eylül 2025 raporu İsrail'in soykırım suçunu delilleriyle ortaya koydu; UAD ve UCM karar süreçlerine etkileri analiz ediliyor.

Yayın Tarihi: 18.09.2025 12:00
Güncelleme Tarihi: 18.09.2025 12:00

BM Raporu: İsrail İçin Soykırım İddiası ve UAD-UCM’ye Etkisi

BM'nin 16 Eylül 2025 Raporu ve Mahkemelere Yansımaları

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından kurulan Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu 16 Eylül 2025 tarihli raporunda, İsrail'in Filistin'de işlediği iddia edilen eylemlerle ilgili kapsamlı değerlendirme ve hukuki sonuçlara ulaşmıştır. Raporda yer alan bulgular, başta Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) önündeki süreci doğrudan etkileyebilecek niteliktedir.

Raporun bulguları

Komisyon raporu, Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki dört temel fiili tek tek incelemiş ve saha delilleri ile hukuki değerlendirmeler sonucunda bu fiillerin maddi ve manevi unsurlarının oluştuğu kanaatine varmıştır.

1) Grup üyelerinin öldürülmesi (2(a)): Rapora göre, 7 Ekim 2023 ile 31 Temmuz 2025 arasında 60.199 Filistinli hayatını kaybetmiş; bunların 18.430'u çocuk, 9.735'i kadındır. İsrail'in yoğun nüfuslu yerleşimlerde ağır, güdümsüz mühimmat kullanımı, sağlık tesislerine yönelik 498 saldırı ve bu saldırılarda doğrudan 747 kişinin öldürülmesi gibi bulgular Komisyon tarafından değerlendirilmiştir. Komisyon, ölümlerin evlerde, hastanelerde, sığınaklarda, okullarda, ibadethanelerde ve sözde güvenli bölgelerde gerçekleştiğini ve ateşkes dönemlerinde dahi sürdüğünü kaydetmiştir. Bu veriler ışığında Komisyon, 2(a) maddesinin unsurlarının oluştuğu sonucuna varmıştır.

2) Ciddi bedensel veya zihinsel zarar (2(b)): Mayıs 2024 itibarıyla Gazze'de fiziksel olarak yaralananların sayısı 77.908 olarak tahmin edilmekte olup, bunlar arasında binlerce uzuv kaybı ve çok sayıda çocuk yaralanması bulunmaktadır. Komisyon, 2(b) maddesinin maddi ve manevi unsurlarının mevcut olduğuna hükmetmiştir.

3) Yaşam koşullarını kasten yaratarak grubun varlığını ortadan kaldırma (2(c)): Raporda İsrail makamlarının ve güvenlik güçlerinin uygulamaları şu başlıklarla sıralanmıştır: (i) sivillere yönelik kasıtlı ve tekrarlayan saldırılar, (ii) zorla yerinden etmeler, (iii) açlığın savaş yöntemi olarak kullanılması, (iv) Gazze'nin tam kuşatma altına alınması yoluyla elektrik, yakıt, gıda, su ve barınma imkanlarının engellenmesi, (v) insani yardımların girişinin engellenmesi, (vi) sağlık tesislerine doğrudan saldırılar. Bu eylemler Komisyon tarafından 2(c) maddesinin unsurlarını oluşturacak nitelikte görülmüştür.

4) Doğumları engellemeye yönelik tedbirler (2(d)): Üreme sağlığı hizmeti sunan tesislere yönelik saldırıların Gazze'deki üreme çağındaki yaklaşık 545.000 kadını etkilediği, başlıca doğum servislerinin işlevsiz kaldığı raporda vurgulanmıştır. Komisyon, 2(d) maddesinin unsurlarının oluştuğu sonucuna varmıştır.

Raporun hukuki sonuçları

Komisyonun bulguları ve hukuki değerlendirmeleri, İsrail'in soykırım suçunu işlediği yönünde güçlü kanaat oluşturduğunu göstermektedir. Raporda yer verilen saha delilleri ve üst düzey yetkililerin açıklamaları, söz konusu eylemlerin soykırım kastı ile gerçekleştirildiğine işaret etmektedir.

Komisyon raporunda aktarılan üst düzey beyanlar arasında şunlar yer almaktadır: Benjamin Netanyahu'nun 15 Ekim 2023'teki ve 16 Ekim 2023'teki konuşmaları, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un 12 Ekim 2023 tarihli açıklaması ve Yoav Gallant'ın 9 Ekim 2023 tarihli sözleri. Raporda bu tür ifadelerin, yürütülen operasyonların niteliğiyle birlikte değerlendirilerek soykırım kastını desteklediği vurgulanmaktadır.

Bu nedenle Komisyon, UAD'nin nihai kararında İsrail'in soykırım suçunu tanıması ve UCM'nin soruşturmayı soykırım suçunu da kapsayacak şekilde genişletmesi gerektiğini belirtmektedir. BM raporlarının mahkemeler için güvenilir delil niteliği taşıdığı dikkate alındığında, mahkemelerin raporu göz ardı ederek farklı sonuçlara varması ciddi tartışmalara yol açacaktır.

Üçüncü devletlerin sorumluluğu

Raporda ayrıca soykırımı önleme ve cezalandırma yükümlülüğünün yalnızca fail devlete değil, Soykırım Sözleşmesi tarafı tüm devletlere tanındığına işaret edilmektedir. Devletler; askeri ve ekonomik yaptırımlar uygulamak, İsrail'e silah, teçhizat veya jet yakıtı transferini durdurmak ve kendi yargı yetkileri altındaki kişi ve şirketleri sorumlulukları çerçevesinde yargılamak gibi somut önlemler almakla yükümlüdür.

Sonuç olarak, Komisyon raporu İsrail aleyhine soykırım iddialarını ayrıntılı delillerle desteklemekte; bu bulgular UAD ve UCM süreçleri üzerinde belirleyici etkiye sahip olabilir. Raporda ortaya konan delillerin mahkemelerce nasıl değerlendirileceği, uluslararası adalet mekanizmalarının meşruiyeti açısından kritik önemdedir.

[2] Legal analysis of the conduct of Israel in Gaza pursuant to the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide, A/HRC/60/CRP.3, 16 Eylül 2025.

Doç. Dr. Ali Osman Karaoğlu, Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesidir.

Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.