Kastamonu Tiridi: Fakirlikten Şehrin Vazgeçilmezi
Osmanlı dönemindeki savaş ve yokluk zamanlarında ortaya çıkan ve bayat simitlerin değerlendirilmesiyle hazırlanan Kastamonu tiridi, bugün kentin vazgeçilmez lezzeti haline geldi. 2019 yılında Türk Patent Kurumu tarafından coğrafi işaret sicil belgesi ile tescillenen tirit, Kastamonu’nun yöresel tatları arasında öne çıkıyor.
Tarihi ve tescili
Yemek, Osmanlı dönemindeki kıtlık yıllarında kadınların bayat simit ve ekmekleri değerlendirerek hazırladığı bir lezzet olarak biliniyor. 2019’da coğrafi işaret alan Kastamonu tiridi, kentte yaşayanlar ve gelen yerli turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.
Köse ailesinin üç kuşaklık geleneği
Kastamonu’daki Tarihi Nasrullah Meydanı’nda hizmet veren Köse ailesi, 3 kuşaktır tirit hazırlayarak geleneği yaşatıyor. Ustalar tarifin yıllardır değiştirilmediğini ve geleneğe sadık kaldıklarını belirtiyor.
1953’ten beri tirit yaptıklarını söyleyen Bülent Köse, hazırlık sürecini şöyle anlatıyor: "Saat 09.00 gibi kemik suyunu kaynatmaya başlıyoruz ve simidi sabahtan çatlatmak gerekiyor. Sarımsaklı yoğurt, kıyma, tereyağı malzemelerimiz tamamen yöreseldir. Simit, her gün taze alınır, soğuk olması gerekir, elle doğranması gerekiyor. İlk olarak kemik suyuyla ıslatıyoruz, güzelce ıslattıktan sonra sarımsaklı yoğurt, kuru kıyma ve kızarmış köy tereyağı ekleriz. Tirit yemeğine lezzetini en çok veren tereyağı ve kemik suyudur. Biz lezzetimizi ve çizgiyi hiç bozmadık. Eski müşterilerimiz hala gelmeye devam ediyorlar, geldiklerinde de eski tadın hala aynı olduğunu söylerler. Bu da bizim için en büyük mutluluk."
Hazırlanışı ve malzemeler
Batuhan Hasan Köse da tiritin hazırlanışını anlattı: "Her gün, meşhur olan Kastamonu sade simidi fırından alınır, taze olması gerekir. Simit bıçakla kesilmez, elimizle kopartırız. Daha sonra dananın ilikli kemik suyu 3 saat boyunca kaynatılır. Sonra da yoğurt ve kıyma ve tereyağı eklenir. Yemeğe lezzetini ilikli dana kemiği verir, kemiğin yağ oranı çok önemlidir. Tirit yemeği eskilerden geliyor ve kalitesi hiç bozulmadı. Biz 1953’ten beri bu yemeği yapıyoruz. Gelen müşterilerimiz de gayet memnun. Yemeğin tarihi Osmanlı’ya kadar dayanıyormuş. Eskiden şartlar kısıtlı olduğu için yemekler arasında makul bir yemek olarak görünüyormuş. Osmanlı zamanında yokluktan dolayı tercih ediliyormuş. Şimdi turizme hitap ediyor. Bu yemeği sabah, öğle, akşam, istediğiniz zaman yiyebilirsiniz."
Kültür, turizm ve ziyaretçi deneyimleri
Ömer Gülamoğlu Kastamonu’daki tirit kültürünü şu sözlerle özetliyor: "Tirit, Kastamonu için sadece bir yemek değil, şehir kültürünün değişmez bir parçası. Nasıl Taşköprü kuyu kebabı meşhur ise tirit de aynı şekilde kentin simgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Hatta ’Tiridine Bandım’ gibi türkülerde de bu geleneğin izleri bulunuyor. Hikayeye göre, savaş yıllarında erkekler cephedeyken evde kalan kadınların kıtlık döneminde hazırladığı tirit, bugün hala aynı lezzetle yaşatılıyor. Genellikle soğuk mevsimlerde tüketilen tirit, Kastamonu’ya gelenlerin mutlaka tatması gereken özgün bir lezzet olarak gösteriliyor. Yöresel tatları geleceğe taşımaya devam eden bu tarihi işletme de hem kültürü hem de geleneği yaşatmanın gururunu taşıyor."
Ziyaretçiler de tiritin lezzetinden memnun: İlk kez tirit yediğini söyleyen Mehmet Emin Duman, "Arkadaşım burayı önermişti, ben de denemek istedim. Çok beğendim, çok güzel. Ailemle de gelmek isterim. İlk yediğimde yumuşak bir tat verdi, daha sonra lezzetini almaya başladım" dedi.
Kastamonu tiridi; simit, kemik suyu, kıyma, yoğurt ve tereyağı gibi yöresel malzemelerin öne çıktığı, kent kültürünü ve tarihini sofralara taşıyan özgün bir lezzet olarak dikkat çekiyor.
OSMANLI DÖNEMİNDEKİ SAVAŞ VE YOKLUK ZAMANLARINDA, SİMİTLE YAPILAN VE 2019 YILINDA COĞRAFİ İŞARET TESCİLİ ALAN KASTAMONU TİRİDİ, KENTİN VAZGEÇİLMEZ LEZZETİ HALİNE GELDİ.