DOLAR
42,69 0%
EURO
50,15 0%
ALTIN
5.897,7 0,01%
BITCOIN
3.859.985,36 -0,15%

Koca Seyit'in Torunu Anlatıyor: 275 kg Mermiyi Kaldıran Seyit Onbaşı ve Atatürk'le Buluşması

Koca Seyit'in torunu Muhammed Yıkar, 275 kiloluk mermiyi kaldırarak Çanakkale'nın kaderini değiştiren dedesinin Atatürk'le buluşma ve mütevazı yaşam öyküsünü aktardı.

Yayın Tarihi: 13.12.2025 12:34
Güncelleme Tarihi: 13.12.2025 12:53

Koca Seyit'in Torunu Anlatıyor: 275 kg Mermiyi Kaldıran Seyit Onbaşı ve Atatürk'le Buluşması

Koca Seyit'in torunu anlattı: Çanakkale kahramanının Atatürk'le buluşması ve mütevazı yaşamı

Çanakkale Deniz Savaşları'nda 275 kiloluk top mermisini kaldırarak savaşın seyrini değiştiren Koca Seyit'in torunu Muhammed Yıkar, dedesinin savaş sonrası köyüne dönüşünden Atatürk ile buluşmasına kadar uzanan anılarını aile büyüklerinden aktarılan sözlerle paylaştı.

Geri dönüş ve köyde yaşanan şaşkınlık

Yıkar, dedesinin 9 yıl süren askerlik hizmetinin ardından köye dönüşünü şu sözlerle anlattı: "Koca Seyit 9 yıl askerlik yapmış. Savaşın neticesini değiştiriyor. Sağ olarak buraya köyüne dönüyor. Çanakkale’den buraya 13 günde gelmiş yayan yürüyerek. Hatta buraya köyüne gece ulaştığı için direkt evine bile gitmemiş. Demiş ben bu köyden gideli 9 yıl oldu. Belki benim hanım başka biriyle de evli olabilir diye sabaha kadar uzaktan evine bakıyor. Sabah aydınlanıyor, evinden girip çıkan yok. Hanımının ismini seslenerek evine yaklaşıyor. Ninem o zaman 8 yaşında çocuk. Kapıya çıkıyor bakıyor ki yabancı biri. Geri arkasına dönmüş ana demiş. Kapıda demiş uzun boylu saçlı sakallı biri var. Ama bizim köyden değil demiş ben ondan korktum. Hanımı kapıya çıkıyor bakıyor ki o bile birden inanamamış."

Torun, köyde dedesine "şehit oldu" haberi geldiği için yaşanan şaşkınlığı da şöyle aktardı: "Kocası ama 9 yıldan beri haber yok. Demiş ‘Seyit hoş geldin ama seni biz demiş öldü diye şubeden öldü kağıdını aldıktı’. ‘Hayır’ demiş ‘ölmedim sağ selim döndüm’. Bu sefer hanımına diyor ki az evveli kapıdan bakan çocuk kimdi? Çocuk demiş bizim çocuğumuz. İçeri girince çocuğu korkutma. Ninem derdi bir müddet baba deyip de sırnaşıp dibine bile oturamadım. Geliyor burada 21 yıl daha yaşıyor."

Atatürk'le buluşma öyküsü

Yıkar, dedesinin mütevazı yaşamını ve Atatürk ile karşılaşma sürecini şöyle anlattı: "10 yıl kendini ön plana koyup da ben savaşta top kaldırdım da gemi batırdım dememiş. 10 yıl sonra Atatürk Havran’a bir yol açılımı için törene geliyor. Tören bitiyor. Nahiye müdürüne diyor ki bu semtte bir Seyit Onbaşı olacaktı. Ben onu görmem lazım. Bilse gösterecek. Bilmediği için biraz tedirgin oluyor. Acaba Seyit Onbaşı kim veya nereli? Ve ertesi sabah Edremit’ten, şubeden ismi öğreniliyor. Seyit Onbaşı nereli? O zaman bizim köyün ismi Manastır diye geçiyormuştu hocam. Şimdi günümüzde Koca Seyit Köyü diye geçiyor. İki jandarma görevlendiriliyor. Gidin bulun gelin. Edremit’ten çıkan jandarmalar böyle akşamüstü buraya ulaşıyor. Araştırıyorlar. Koca Seyit’in evini buluyorlar."

Yıkar, Atatürk’le buluşma öncesi yaşananları da aktardı: "Ama Koca Seyit evinde değil. Daha kömüre gitmiş. Hanımına diyorlar ki Seyit Onbaşı nerede? Kadın kömüre gitti dese kaçak. Zabıt tutulup mahkemeye binecek. Geçi çobanı demiş geç gelir. O zaman askerler demiş ki bizi paşa saldı. Geç de olsa Seyit Onbaşı’yı görmeden gitmeyeceğiz. Ve akşam karanlığı basıyor. Büyük kömürle evine yaklaşıyor. Bir bakıyor ki evin önündeki jandarma dikiliyor. Ah demiş bugün dağdan kaçıra kaçıra geldik. Evin önünde de zabıt tutulacak. Beni mahkemeye verecekler diye korkuyor. Askerler demiş ki Seyit kaçma. Kaçmıyorum ki asker ağa demiş. Dağdan yeni geliyorum. Suçum ne? Niye burada kapıda bekliyorsunuz? Hayır demişler, suçun yok. Biz eşekteki yükü değil, seni bekliyoruz. Eşeğin yükünü indiriyor, askerlere diyor o zaman ben niye bekliyorsunuz? Seni demişler paşa çağırıyor. Asker ağa demiş, ben paşanın yanına nasıl giderim? Ayağımdaki çarık yırtık demiş. Üstümde başımda elbise yok. Ankara’ya, tren param yok gidemem. Hayır demişler, paşa Ankara’da değil. Dün Havran’da yol açılımındadır. Bugün de seni görmek için kaldı. O zaman demiş, paşa fazla beklemesin. Hemen gidelim."

Dedesinin Havran'a yaya gidip Atatürk'ün huzuruna çıkma anını Yıkar şu sözlerle anlattı: "Buradan Havran 12 kilometre. Yayan devam, gece yarısı varıyor. İlk olarak Nahiye müdürü görüyor. Çünkü sabah paşanın yanına götürecek. Bakıyor hal perişan. Demiş Seyit Onbaşı’yı bilmiyorum dedim, paşa kızdı. Şu an Seyit Onbaşı yanımda, sabah paşanın yanına nasıl götürürüm bu halde götürürsem paşa bana ne der? Geceden bir berber buluyor, tıraş ettiriyor, elini ayağını yıkatıyor, sabah elbise yok. Sabah Nahiye Müdürü Seyit Onbaşı’ya kendi makam ceketini giydiriyor. Seyit Onbaş da uzun boylu olduğu için nahiye müdürünün ceketi küçük gelmiş. Kolları kısa, yakası bir araya gelmemiş."

Atatürk'ün teklifi ve Koca Seyit'in tevazusu

Yıkar, Atatürk’ün dedesine maaş teklif ettiğini ancak Koca Seyit’in bunu reddettiğini anlattı: "Demiş ki paşam hoş geldin. Seyit, sen hoş geldin, demiş. İki gündür ben seni bekliyorum. Neredesin? Paşam, demiş. Dağda geçi çobanlığı yapıyorum. Haberin aldım, demiş. Anca gelebildim. Başka ne iş yapıyorsun? Bir çifte, demiş, öküzün var. Tarla bahçe yapıyorum idare oluyorum. Ve sohbet ederken demiş ki ‘Seyit, sen savaşın neticesini değiştirdin. O da çift tayin istiyorum, dedin. İki gün yedin. Üçüncüsü gün arkadaşımın hakkı diye geri iade yaptın. Şimdi gelmişken sana maaş bağlayayım da gideyim.’ ‘Hayır paşam’ demiş, ‘Biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil’ demiş, istememiş."

Yıkar, dedesinin Atatürk'ten tek bir ricada bulunduğunu da şöyle aktardı: "Ya paşam, ‘Benim senden tek bir ricam olacak, benim yaptığım iş, biraz kanuna aykırı.’ Atatürk ‘Ne iş yapıyorum?’ Seyit ‘Dağda çobancılık yapıyorum. Keçinin arkasında odun topluyorum. Odundan kömür yapıyorum. Havran’da da aşçılara veya demircilere kaçak satıyorum. Şu orman askerlerine söyleyiver de benim önüme geçip de baltamı almasınlar. Ben dağda büyük odun veya büyük mangal kömürü yapsam idare olurum.’ O zaman paşa, nahiye müdürüne diyor ki ‘Bu vatandaş büyük odun veya büyük mangal kömürü yapsın. Söyle orman askerlerine bunu fazla sıkıştırmasınlar. Burada da sen yardımcı ol, rahat satsın.’"

Ancak Yıkar, verilen sözlerin kalıcı olmadığını belirterek, "Bir müddet hem yapıyor hem satıyor. Ondan sonra gelen nahiye müdürü arayıp sormuyor. Eski usulü yine el altından kaçak yapıyor" dedi.

Mütevazı yaşam ve son yıllar

Koca Seyit'in zorlu yaşam koşullarını anlatan torun, dedesinin geçimini sağlamak için zeytinyağı fabrikalarında hamallık yaptığını ve bu sırada zatürreye yakalanarak 50 yaşında vefat ettiğini söyledi: "Daha sonra kış mevsimi ilçede zeytinyağı fabrikasında hamallık yapıyor. Hamallık yaptığı yıllarda üşütmeden dolayı zatürre geçiriyor. 50 yaşında vefat ediyor. 21 yıl öyle bir hayatı geçiriyor."

Muhammed Yıkar'ın aktardıkları, Koca Seyit'in savaşta gösterdiği kahramanlıkla birlikte savaş sonrası alçakgönüllü hayatını ve toplum içindeki unutuluşunu gözler önüne seriyor.

KOCA SEYİT'İN TORUNU MUHAMMED YIKAR, DEDESİNİN SAVAŞ DÖNÜŞÜNDEN ATATÜRK'LE BULUŞMASINA KADAR...

KOCA SEYİT'İN TORUNU MUHAMMED YIKAR, DEDESİNİN SAVAŞ DÖNÜŞÜNDEN ATATÜRK'LE BULUŞMASINA KADAR UZANAN HİKÂYEYİ BİREBİR KENDİ AİLE BÜYÜKLERİNDEN AKTARILAN SÖZLERLE ANLATTI.

KOCA SEYİT'İN TORUNU MUHAMMED YIKAR, DEDESİNİN SAVAŞ DÖNÜŞÜNDEN ATATÜRK'LE BULUŞMASINA KADAR...