Marmara Denizi'nde meydana gelen müsilaj, bilim insanları ve çevre gözlemcileri tarafından büyük bir tehdit olarak değerlendiriliyor. Üzerinde çalışmalar yapılan müsilajın, denizin dibinde 30 metre derinliğe kadar yayıldığı, önümüzdeki nisan ve mayıs aylarında yüzeye çıkma ihtimalinin bulunduğu kaydediliyor.
Çevre gönüllüsü Serço Ekşiyan ise, müsilajın tehlike seviyesinin arttığını belirtiyor. Ekşiyan, "Ben bilim insanı değilim, gözlemciyim ve bu noktada gördüğüm kadarıyla gidişat önceki yıllar gibi sürüyor," diyerek önümüzdeki günlerin durumunun endişe verici olabileceğini vurguladı.
1973 yılından beri dalış yapan Ekşiyan, daha önce yaşanan müsilaj sorunlarının izlerini taşıdığını da ifade etti. 2007 yılında dalış esnasında ilk kez müsilaj gördüğünü aktaran Ekşiyan, "O güzel günleri gördüm ama şu anki durumu görmek beni üzüyor, burası artık Kızıldeniz gibi değil," dedi.
Prof. Dr. Mustafa Sarı ise müsilajın ortaya çıkmasını tetikleyen üç ana mekanizmanın, yüksek deniz sıcaklıkları, kirli deniz şartları ve durağan su durumları olduğunu belirtti. Sarı, "Müsilaj, 2021'de olduğu gibi bu yıl da daha yoğun bir şekilde görülmeye devam edecek," diye konuştu.
Sarı, müsilajın deniz ekosistemine verdiği zararlara dikkat çekerek, "Müsilaj, deniz canlılarının yaşam alanlarını etkiliyor, özellikle oksijen seviyelerini düşürüyor," dedi. Bunun yanı sıra, Marmara Denizi'nin derinliklerinde oksijen eksikliği yaşandığını ve bu durumun ekosistem üzerinde ciddi olumsuz etkilere yol açacağını da ekledi.
Ekosistem koruma stratejilerinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Sarı, "Oksijen yoksa yaşam biter. Marmara Denizi’nin korunması için acilen önlemlerin alınması şart," dedi.
