DOLAR
42,54 0%
EURO
49,62 0%
ALTIN
5.758,07 0%
BITCOIN
3.912.542 0%

Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi İstanbul'da Sona Erdi

Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen kongre, 'Zanaatla Bilim Arasında' paneliyle sona erdi; istihbarat eğitimi, kurumsallaşma ve veri analizinin önemi tartışıldı.

Yayın Tarihi: 12.10.2025 19:59
Güncelleme Tarihi: 12.10.2025 19:59

Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi İstanbul'da Sona Erdi

Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi İstanbul'da sona erdi

Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi, İstanbul'da bir otelde gerçekleştirilen kapanış paneliyle son buldu. Kongrenin kapanış paneli "Zanaatla Bilim Arasında: İstihbarat Eğitimi ve Yükseköğretim" başlığı altında Türkiye'deki istihbarat çalışmaları, tarihsel gelişimi ve güncel sorunları tartıştı.

Kapanış paneli ve katılımcılar

Panelin moderatörlüğünü Milli İstihbarat Akademisi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yenal Göksun üstlendi. Konuşmacılar arasında Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Murat Balcı ve Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse yer aldı. Göksun, kongre süresince düzenlenen 40 farklı oturum ve sonuç bildirgelerini özetleyerek, istihbarat servisleri, akademisyenler, karar alıcılar ve uygulayıcıların ilk kez böyle bir platformda buluştuğunu belirtti.

Afyoncu: Osmanlı'dan günümüze istihbarat ve eğitim

Prof. Dr. Erhan Afyoncu, istihbaratın gizemli ancak kritik bir alan olduğunu vurgulayarak, Türk devletleri ile Osmanlı Devleti dönemindeki askeri yapılanma, istihbarat teşkilatlanması ve örnek alınan ekoller hakkında bilgi verdi. Afyoncu, Osmanlı ordusunun muharebe gücünün yanı sıra lojistik gücüne dikkat çekti ve şu örneği paylaştı:

"Buradan Kahire'ye gittiğinizde 2 bin küsur kilometre, Viyana 2 bin kilometreye yakın. Bu kadar mesafeye iyi bir lojistik planlama olmadan gidilmesi mümkün değil. Lojistik planlamayı yaparken askeri istihbarat yapmak da önemlidir. Osmanlı'nın klasik döneminde kurumsal bir yapı yoktu. Daha ziyade akıncılar, uç beyleri, Budin Beylerbeyi, sancak beyleri, Dalmaçya'daki beyler kendi çevrelerindeki yabancı muhbirleri ve gayrimüslim tebaayı kullanarak, keşif faaliyetleri yaparak bilgi topluyordu."

Afyoncu, tarihi belgelerden örnekler vererek 19. yüzyıla kadar Osmanlı'nın dışişleri ve istihbarat alanında kurumsal bir yapıya sahip olmadığını aktardı. Topografik istihbaratta yaşanan eksikliklere dikkat çekerek, 17. yüzyılda Fransa Kralı XIV. Louis'in Türkiye'yi işgal planına yönelik haritalama faaliyetlerine işaret etti: "Mesela Rus Konsolosluklarında görüyoruz ki Ruslar da çok ciddi şekilde yabancı araziyi haritalıyorlar ve harekat yaptıklarında bunu kullanıyor. Biz bunu yapamadık, bu haritaları üretemedik."

Afyoncu, Türkiye'de istihbarat alanında lisans eğitimi olmadığını, Milli Savunma Üniversitesi'nin iki enstitüsünde istihbarat alanında yüksek lisans programları bulunduğunu ve asker ile sivillerin bu programlardan yararlandığını söyledi. Bazı tezlerin özel veriler içerdiği için umuma açılamadığını ve bu yüzden kullanımlarının sınırlı kaldığını belirtti.

Üniversite rektörlüğü sonrası harp okullarının programlarını revize ettiklerini ifade eden Afyoncu, sözlerine şu şekilde devam etti: "Eskiden harp okullarında istihbarat dersleri varmış fakat bunu kaldırmışlar. Muhtemelen FETÖ'nün hakim olduğu dönemlerden birinde yapıldı. Biz üniversitede istihbarat derslerini yeniden koyduk. İlginç olan bunun kaldırıldığının çok farkında olunmamasıydı. Askeri bir öğrencinin istihbaratın temel kavramlarını öğrenerek yetişmesi lazım."

Afyoncu ayrıca hazırlık öğrencilerine yönelik olarak Türkiye'nin çevresel faktörlerini dikkate alarak Arapça, Farsça, Rusça, Fransızca ve Yunanca dersleri verdiklerini aktardı.

Polis Akademisi: İç Güvenlik Fakültesi ve kolluk istihbaratı

Prof. Dr. Murat Balcı, kolluk istihbaratı kavramını ele alarak Polis Akademisi'nin tarihine ve yaşadığı darbeyi andıran sarsıntıya dikkat çekti: "Polis Akademisi 1937 yılında kurulan ancak 132 yıllık polis eğitim geleneğine sahip, maalesef özellikle FETÖ/PDY'den ağır darbe yemiş bir kuruluştur. Bunun etkilerini yavaş yavaş üzerimizden atmaya çalışıyor."

Balcı, darbe girişimi sürecinin ardından polis akademisi ve kolejinin kapatıldığını, rütbeli polis ihtiyacının Polis Amirleri Eğitim Merkezi (PAEM) aracılığıyla giderildiğini; geçen yıl açılan İç Güvenlik Fakültesinde şu anda 2'nci sınıf öğrencilerinin eğitim gördüğünü ve yakında rütbeli polislerin bu fakülte mezunlarından olacağını söyledi. Balcı, müfredatta istihbarat teorisine özel yer verdiklerini, PAEM'de de istihbarat teorisi dersleri bulunduğunu vurguladı.

Balcı, Türk Ceza Kanunu'nda devlet sırlarına karşı işlenen suçlara ilişkin hükümler bulunduğunu, ancak geçmişte FETÖ'nün casusluk ve devlet sırlarına ilişkin dezenformasyon üreterek bu alanı muğlaklaştırdığını, bunun da cezai yaptırım uygulamayı zorlaştırdığını ifade etti. Casuslukla mücadelede sadece istihbarat değil, ceza hukuku alanında da teorik çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti: "Siz arkada büyük bir istihbarat savaşı vermek suretiyle bir casusu yakalayıp cumhuriyet savcısının önüne götürüyorsunuz. Belki arkasında 1,5,10 yıllık çalışma var ama cumhuriyet savcısı bir dosyaya iki dakika içerisinde bakıp 'Burada suç yok.' diyerek o kişiyi serbest bırakabiliyor."

Veri ve enformasyon: Analitik çerçeve gerekliliği

Prof. Dr. Talha Köse, istihbarat faaliyetlerinin büyük bölümünün bilgi toplama, analiz ve işlemeye dayandığını belirterek, toplanan verinin maliyetinin ve üretiminin arttığını söyledi. Köse, verideki artışın analiz süreçlerini zorlaştırdığını ve yeni işlemcilere ile yöntemlere ihtiyaç doğurduğunu vurguladı:

"Enformasyon açısından bir bombardıman içerisindeyiz. Tabii ki istihbarat alanındakiler, polisler ve askerler bu konuda daha bilinçli olabilir ama normal vatandaşların da bu bilinç düzeyine gelebiliyor olması lazım. Bizlerin görevi eğer burada bir manipülasyon, dezenformasyon veya insanların zihinlerini şekillendirmeye yönelik bazı çalışmalar varsa bunları tespit etmek ve önlemek. Yani sadece bunları algılamak değil, aynı zamanda toplumu bu tarz mühendislik faaliyetlerine karşı da korumak gerekiyor. Bütün bunlara açıklık getirebilmek, gelen bilgiyi süzmek, bunu analiz etmek, değerlendirmek için gerçekten sağlam bir analitik çerçeveye ihtiyacımız var."

Köse'nin değerlendirmesi, veri hacmindeki artışa paralel olarak istihbarat eğitiminde analitik kapasitenin güçlendirilmesi gerekliliğine dikkat çekti.

Kapanışta, katılımcılar istihbarat eğitimi, kurumsallaşma eksiklikleri ve veri analizi altyapısının iyileştirilmesi konularında ortak bir ihtiyaç tespit etti; kongre sonuç bildirgelerinin bu alanda yol gösterici olması hedefleniyor.

Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi...

Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi, "Zanaatla Bilim Arasında: İstihbarat Eğitimi ve Yükseköğretim" paneliyle sona erdi. Milli İstihbarat Akademisi Başkan Yardımcısı Doç Dr. Yenal Göksun'un (solda) moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu (solda), Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Murat Balcı (sağ 2) ve Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse (sağda) konuşmacı olarak yer aldı.

Milli İstihbarat Akademisi tarafından düzenlenen Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi...