Almanya’da Türk kökenli subay Yunus Emre Yar görevine iade edildi
Almanya ordusunda yıllarca görev yapan Türk kökenli subay Yunus Emre Yar, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını soykırım olarak nitelendirmesi, cuma namazına gitmesi ve helal yemek tercihleri gerekçesiyle ordudan uzaklaştırıldı. Ancak Münih İdare Mahkemesi verdiği kararla Yar’ın görevine iadesine ve geriye dönük maaşlarının ödenmesine hükmetti.
Mahkeme kararının gerekçesi
Mücadele sürecinde mahkeme, ordunun iddialarını ayrıntılı değerlendirdi ve bunların anayasal ya da askeri kurallara aykırı olmadığına karar verdi. Mahkeme kararında, Yar’ın Gazze’deki saldırıları 'savaş suçu' ve 'soykırım' olarak nitelendirmesinin kişisel görüş kapsamında kaldığı ve bunun mesleğini icra etmesine engel teşkil etmediği vurgulandı. Yar’ın görevine iadesi ve geriye dönük maaşlarının ödenmesi kararı bu gerekçeye dayanıyor.
Soruşturmalar ve öne sürülen gerekçeler
Yar, askeri istihbaratın sürekli denetimine tabi tutulduktan sonra, yaklaşık dört yıllık çalışma döneminin ardından ordudan uzaklaştırıldı. Hakkında ileri sürülen iddialar arasında cuma namazına gitmesi, helal yemek tercih etmesi, çocuk yaşta katıldığı bir okçuluk derneği ve babasının siyasi parti üyeliği gibi hususlar yer aldı. Mahkeme bu gerekçelerin hiçbirinin disiplin veya anayasa ihlali oluşturmadığı sonucuna vardı.
Avukat Yalçın Tekinoğlu’nun açıklamaları
Yar’ın avukatı Yalçın Tekinoğlu, müvekkilinin yıllarca disiplinli ve başarılı bir şekilde görev yapmasına rağmen aralıklı soruşturmalara maruz kaldığını belirtti. Tekinoğlu, müvekkiline yönelik yaftalamalar arasında 'Ülkücü', 'İslamcı' ve 'antisemitist' ifadelerinin bulunduğunu kaydetti. Mahkeme kararının ardından Alman ordusunun Yar’ın rütbesini iade ettiğini ve maaşları geriye dönük ödeyeceğini bildirdiğini, ancak Savunma Bakanlığı’nın karara itiraz ederek üst mahkemeye başvuracağını açıkladığını söyledi.
Tekinoğlu mahkeme kararını değerlendirirken, cuma namazına gitme ve helal yemek yemeyi aşırılık olarak görmenin kabul edilemez olduğunu vurguladı ve bu tür gerekçelerin anayasal haklara aykırı olduğunu belirtti. Avukat, dosyaya 7 yaşında katıldığı bir okçuluk derneğinin bile eklendiğini ifade ederek bu tür gerekçelerin bir insanın mesleki geleceğini belirlememesi gerektiğini kaydetti.
Ayrımcılık iddiaları ve yaygın etkileri
Tekinoğlu ayrıca Almanya’da yalnızca askerlerin değil, Türk kökenli öğretmenler, memurlar ve kamu görevlilerinin de benzer ayrımcı uygulamalarla karşılaştığını, bunun giderek sistematik bir sorun haline geldiğini belirtti. Başörtülü öğretmenler ve yabancı uyruklu eğitimciler dahil olmak üzere birçok kişinin ırkçı ve ayrımcı vakalarla karşılaştığını, görev değişiklikleri ve ders kısıtlamaları gibi uygulamalara maruz bırakıldıklarını söyledi. Tekinoğlu bu durumun yaygın ve endişe verici olduğunu ifade etti.
Mahkeme kararı, ordudaki iddiaların şüphe düzeyinde kaldığını ve çoğunun reddedildiğini ortaya koyarken, kararın kesinleşmesi halinde benzer davalar için emsal oluşturabileceği değerlendiriliyor.