Beyaz Saray'da Erdoğan - Trump buluşması: Neden önemli?
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan, Türkiye-ABD ilişkilerindeki dinamikleri ve Beyaz Saray görüşmesinin taşıdığı önemi AA Analiz için kaleme aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki diplomasi trafiği, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle yoğunlaştı. ABD’nin Arap ve Müslüman liderleriyle 23 Eylül’de düzenlediği Gazze toplantısının ardından iki lider bugün saat 18.00'de bir araya gelecek. Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyaretinin sonuncusu 13 Kasım 2019 idi; iki lider en son Haziran ayında NATO Zirvesi’nde buluşmuştu.
İlişkilerin soğuk dönemi ve normalleşme arayışı
Biden yönetiminin Türkiye’ye yönelik soğuk tutumu, son dört yılda temasların mesafeli kalmasına yol açtı. Bölgesel savaşlar ve krizler ilişkileri ihtiyatlı diyalogla sınırladı. Bu zeminde görüşmenin, iki ülke arasında seviyeli, yapıcı ve somut adımlara dayalı bir normalleşme fırsatı yaratması bekleniyor.
Trump’ın Türkiye söylemi
Trump, seçim kampanyasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a övgüyle yaklaşırken önceki başkanların hatalarını gündeme getirdi. Trump’ın ilk döneminde yaşanan krizler bulunmakla birlikte, kampanya dönemi söylemleri ve seçim sonrası tutumları, görüşmenin gerilimden çok yapıcı bir atmosferde geçeceğine işaret ediyor. Ayrıca Trump’ın, ABD’nin İsrail’e verdiği destek nedeniyle kaybedilen Arap ve Müslüman kamuoyunu göz önünde tutarak Erdoğan’ın bölgedeki sempatisinden faydalanmayı hedefleyebileceği değerlendiriliyor.
Türkiye’nin stratejik otonomisi ve Washington algısı
Türkiye’nin güvenlik ve beka kaygılarıyla artan stratejik otonomisi, bazı çevrelerde ‘eksen kayması’ olarak yorumlandı. Önceki Beyaz Saray ziyaretinde Senatörlerin ‘eve geri dönün’ çağrısı hafızalarda. Beyaz Saray’dan zaman zaman ‘kontrol edilebilir’ bir Türkiye beklentisi dile getiriliyor; oysa Türkiye’nin bölgedeki etkisi Suriye, Libya, Afrika, Balkanlar ve Güney Kafkasya’da somut. Türkiye, ABD’den çıkarlarına saygı ve sınırların farkındalığını bekliyor.
Görüşme gündemindeki öncelikli maddeler
Resmi gündemde ticaret, yatırım, savunma sanayi ve bölgesel çatışmalara yönelik barış vizyonu bulunuyor. Ancak ilişkilerin istikrara kavuşması için bu başlıkların ötesinde, kalıcı ve güvene dayalı adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor.
Ticaret açısından 2024 yılı sonu itibarıyla yaklaşık 33 milyar ABD doları tutarında bir hacim dengeli paylaşımı gösteriyor. Uygulanan gümrük vergilerine rağmen her iki ülkenin de yaklaşık 16’şar milyar ABD doları düzeyinde ithalat-ihracat gerçekleştirdiği belirtiliyor. Türkiye’nin gümrük vergilerini indiren son Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu hacmin artması bekleniyor. Savunma sanayi alımları ve ortak projelerle 100 milyar ABD doları hedefine ulaşılabileceği değerlendiriliyor; ancak bunun için iki ülkenin karşılıklı satış ve ortak üretim imkanlarını dengelemesi gerekiyor.
Savunma sanayi özelinde F-35 projesine dönüş, F-16 tedariki ve KAAN için gerekli motorların temini gibi başlıklar öne çıkıyor. Ancak Senato’daki muhalif lobilerin geçmişteki baskıları ve yaptırım riski, bu süreçlerin önünde engel oluşturmaya devam ediyor. Trump’ın bu konularda iradesini göstererek vekillerini ikna etmesi gerektiği vurgulanıyor.
Yatırım rakamları ve hedefler
Yatırımlarda ABD’nin Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla 15 milyar dolarlık bir stok yatırımı bulunuyor. Ocak-Mayıs 2025 döneminde toplam 4,727 milyar dolarlık yatırımdan %36’sını Amerikalılar gerçekleştirdi; böylece ABD ilk beş ayda Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülke oldu. Türk şirketlerinin ABD’deki yatırımı 12 milyar ABD doları, toplam yatırım hacmi ise 27 milyar ABD doları olarak biliniyor. Tarafların yatırımda da 100 milyar dolarlık hedefi gözetmesi öneriliyor.
Bölgesel meseleler ve arabuluculuk
Barış vizyonu kapsamında arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık çabaları ön plana çıkıyor. Trump için Rusya-Ukrayna Savaşı, Erdoğan için ise Gazze’deki soykırım çözülmesi gereken öncelikli meseleler arasında. Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri ve Suriye konuları ise iki liderin üzerinde uzlaşmaya daha yakın olduğu başlıklar olarak görülüyor. Bölgesel konularda yapıcı diyalog kurulduğunda sonuç alıcı adımların daha kolay atılabileceği belirtiliyor.
Trump’ın gündeme getirebileceği diğer bir husus, Türkiye’nin Rusya ve Çin ile ilişkileri olacak. BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi oluşumlara dair endişeler, Washington cephesinde sıkça dile getiriliyor.
İsrail gündemi ve bölgesel dengeler
İsrail-Türkiye hattında da karmaşık gelişmeler var. İsrail’in Suriye ile görüşmeleri ve bölgedeki denge arayışları, Türkiye’ye yönelik algıyı etkileyebilir. Netice itibarıyla Netanyahu’nun Trump yönetimi üzerindeki etkisi ve Türkiye’ye karşı yönlendirici tutumları görüşmede gündeme gelebilir.
Sonuç: Kırılma noktası mı, normalleşme zemini mi?
Erdoğan-Trump görüşmesi, ikili ilişkiler ve bölgesel meselelerin ele alınmasında bir kırılma noktası olabilir. Önemli olan, tarafların karşılıklı çıkar ve kaygılara saygı göstermesi; sembolik değil, somut kazanımlar elde edecek bir kazan-kazan yaklaşımı benimsemesidir. Türkiye’nin son yıllarda izlediği siyaset çerçevesinde ABD ile normalleşmenin mümkün olduğu değerlendirmesi yapılıyor.
Doç. Dr. Murat Aslan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısıdır.
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.