Gazze'den göç eden Filistinliler Deyr el-Belah'da zorlu yaşam savaşı veriyor
İsrail'in saldırılarıyla daraltılan Gazze'den güneye göç eden Filistinliler, altyapı, yiyecek ve su sıkıntısı yaşayan, aşırı kalabalık çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyor. İsrail, Gazze'yi karadan, denizden ve havadan kuşatma altına alırken, kaçış alanları işgallerle giderek sınırlanıyor.
İnsanlar, dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak tanımlanan Gazze'de iki yıldır süren saldırılardan kaçarken sürekli yer değiştirmek zorunda bırakıldıklarını söylüyor. Filistinliler, ordunun 'güvenli' ilan ettiği bölgelere taşınmak zorunda kalıyor; ancak birçok kişi için bunun da gerçek bir güvenlik sağlamadığını belirtiyor.
Çadırlar, kalabalık ve temel hizmet eksikliği
Gazze kentinden orta kesimdeki Deyr el-Belah'a göç edenlerin sayısındaki artış, çadır kurmak için boş alan bulmayı neredeyse imkânsız hale getiriyor. Çadırlar neredeyse bitişik kuruluyor ve bir çadırda birkaç aile bir arada barınıyor. Bu alanlarda elektrik ve su gibi temel altyapı yok.
Cibaliya sakinlerinden Hamdi Ebu Tabak (63), çocukları ve torunlarıyla aynı çadırda yaklaşık 25 kişi olduklarını anlatıyor. Aşırı kalabalık nedeniyle çadır içinde oturacak yer bile bulunmuyor. Hamdi amca, dışarıda yaktığı ateşte yüzlerce kişiye değil ama kendi 25 kişilik ailesine çorba pişirdiğini ifade ediyor.
Nakliye maliyeti ve gıda sıkıntısı
Hamdi Ebu Tabak, göçün maddi yükünün de ağır olduğunu vurgulayarak, "Nakliye için 2 bin şekel yani yaklaşık 1000 dolar istiyorlar, bizim 100..." dedi. Defalarca yerlerinden sürüldüklerini, son olarak Deyr el-Belah'a geldiklerini ancak burada da kendilerine bir yer bulamadıklarını anlattı. Kumaş parçalarından bir çadır yapıp içine sığındıklarını söyledi.
Eskiden temiz ve çeşitli yemekler yiyen ailelerin artık sadece mercimek, makarna ve konserve türü gıdalarla yetinmek zorunda kaldığını belirten Hamdi, odun bulamadıkları için zararlı olsa da plastik yaktıklarını aktardı. "Çektiğimiz çileyi bir Allah bilir. Bir ben değil, bütün Gazze bu durumda." diyen Hamdi amca, çadırda yaşayan aile fertlerinin öğlen olmasına rağmen hâlâ kahvaltı yapmadığını sözlerine ekledi.
Göçün insanî maliyeti
Ailelerin sağlık, eğitim ve günlük yaşamları ağır darbe almış durumda. Hamdi, Arap ülkelere seslenerek, "Bu çocukların günahı ne. 2 yıldır okula gitmediler. Sadece su taşımak ve aşevlerinden yemek getirmekle meşguller. Bizim savaşla işimiz yok, bizler sivil insanlarız. Bu savaşı durdursunlar." diye feryat etti.
Ummu İyad Ebu Tabak ise, kuzeyde de güvende olmadıklarını, Deyr el-Belah'da da benzer tehlikelerle karşılaştıklarını belirterek "Orada da emniyette değildik burada da. Ölümden çıkıp ölüme geldik." dedi. Çocukların kuzeyden Deyr el-Belah'a kadar yürümek zorunda kaldığını, yolda açlık ve susuzluktan ağladıklarını ve bir gece sahil kenarında dışarıda gecelemek zorunda kaldıklarını aktardı.
İsrail'in hava saldırılarıyla Gazze kentini geçen ay yerle bir ettiği ve 15 Eylül'den itibaren kara saldırılarına başladığı bildiriliyor. Filistinliler, "hızlı ölüm" (bombardıman) ile "yavaş ölüm" (göç) arasında bir tercihe zorlandıklarını; birçok kişinin ise her iki seçeneği de "ölüm" olarak gördüğünü ifade ediyor.