DOLAR
42,61 -0,04%
EURO
49,99 -0,33%
ALTIN
5.782,11 0,22%
BITCOIN
3.848.471,98 2,24%

İsrail'in Küresel Sumud Filosu'na Müdahalesi: Uluslararası Hukuk İhlali

İsrail'in Küresel Sumud Filosu'na uluslararası sularda müdahalesi, UNCLOS ve insancıl hukuk kurallarına göre hukuka aykırı ve ablukayla orantısız zarar yaratıyor.

Yayın Tarihi: 01.10.2025 23:57
Güncelleme Tarihi: 01.10.2025 23:57

İsrail'in Küresel Sumud Filosu'na Müdahalesi: Uluslararası Hukuk İhlali

İsrail'in Sumud Filosu Müdahalesi Uluslararası Hukuku İhlal Ediyor

İsrail'in, Gazze'ye yönelik gayrimeşru ablukayı kırmak ve Filistin halkına insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu'na yönelik saldırısı, hem deniz hukuku hem de insancıl hukuk açılarından ciddi uyumsuzluklar doğuruyor.

Deniz hukuku çerçevesinde seyrüsefer ve insani yardım hakkı

Uluslararası deniz hukuku uyarınca, filonun Akdeniz'de uluslararası sulardan Filistin karasularına doğru seyri sırasında seyrüsefer ve insani yardım taşıma hakkı bulunmaktadır. Kıyı devletleri, karasularını kıyıdan 12 deniz mili (yaklaşık 22 kilometre)ye kadar kontrol edebilir; münhasır ekonomik bölge düzenlemeleri ise 200 deniz miline (370 kilometre) kadar uzanır fakat diğer devletlerin seyrüsefer özgürlüğünü engelleyemez.

Açık denizdeki gemiler, taşıdıkları bayrağın yargı yetkisine tabidir; bu gemilerde yapılacak denetimler ve suçlama yetkisi genel olarak bayrak devletinin iznine tabidir.

UNCLOS 110 ve gemiye ziyaret hakkı

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 110. Maddesi, açık denizdeki gemilere yapılabilecek müdahaleyi beş sınırlı durumla tanımlar: korsanlık, köle ticareti, yetkisiz radyo/televizyon yayını, bayraksızlık veya bayrağın aldatıcı olması. Bu koşulların varlığı için makul şüphe gereklidir ve şüphe giderilmeden doğrudan müdahale izni sınırlıdır.

Küresel Sumud Filosu gemilerinde korsanlık, köle ticareti veya kaçak yayın gibi faaliyetlerin bulunmadığı, gemilerin bayrak taşıdığı ve hiçbiri İsrail bayrağı altında olmadığı açıktır. Dolayısıyla, UNCLOS kapsamındaki ziyaret ve müdahale yetkisinin mevcut olmadığı görülüyor.

Ayrıca, şüphe iddiası varsa bile öncelikle iletişim kurma, belgelendirme ve bir subay komutasında bot göndererek kontrol etme gibi usuller izlenmelidir; doğrudan ve önceden bildirim yapılmaksızın müdahale hukuka aykırı sayılır.

İsrail'in müdahalesi deniz hukukuna aykırı

Sumud Filosu'na açık denizde yapılacak doğrudan müdahale, UNCLOS 110'da sayılan acil ve olağanüstü haller dışında kalıyorsa uluslararası hukuka aykırıdır. Gemilerdeki kişilerin aktivist ve insani yardım taşıyan statüsünde olduğu, hatta İsrail'in insansız hava araçları görüntüleriyle bu durumun teyit edilebildiği iddiası göz önüne alındığında müdahalenin hukuki meşruiyeti zayıftır.

İnsancıl hukuk: Ablukanın yasallığı ve orantılılık

Bir ablukanın yasal sayılabilmesi için ilan edilmiş, sınırları ve süresi belirlenmiş olması; tarafsız ve orantılı uygulanması gerekir. San Remo Deniz Hukuku Kılavuzu ve insancıl hukuk kuralları, ablukanın sivil nüfusu açlığa mahkum etmeye yönelik olması veya sivil zararın beklenen askeri kazançlara göre aşırı olması halinde ablukayı sonlandırmayı öngörür.

İsrail'in Gazze'ye uyguladığı abluka sonucunda gıda kıtlığı, yetersiz beslenme kaynaklı ölümler, temiz su ve sağlık hizmetlerine erişim engelleri gibi zararlar dutularak, bu uygulamanın sivil nüfusa zarar verdiği ve elde edilen askeri yararın bu zarara kıyasla orantısız olduğu ileri sürülmektedir.

BM kuruluşları ve BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC), Gazze'de kıtlık yaşandığını ilan etmiş olup, bu durum ablukayla elde edilecek askeri avantajın ötesinde insanî zararlar doğurduğuna işaret etmektedir.

Cenevre ve Roma Statüsü hükümleri

Cenevre Sözleşmeleri Ek Protokol I'in 54. maddesi ve Roma Statüsü gibi uluslararası düzenlemeler, sivilleri açlığa mahkum etmeyi ve sivil nüfusa yönelik toplu cezalandırmayı yasaklar. Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 33. maddesi de işgal altındaki sivillerin toplu cezalandırılmasını açıkça yasaklamaktadır.

İsrailli yetkililerin ablukaya ilişkin beyanları ile Gazze politikalarının hedeflerini dikkate alındığında, uygulamaların toplu cezalandırma yasağını ve açlığı silah olarak kullanma yasağını ihlal edebileceği değerlendirilmelidir.

Filodaki aktivistlerin hukuki statüsü

İsrail, filodaki yolcuları Hamas'a yardım etmekle suçlasa da uluslararası insancıl hukuk bakımından bu kişilerin sivil statüsünde olduğu ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 4. maddesi uyarınca işgalci güç tarafından korunmaları gerektiği vurgulanır. Silahlı çatışma hukukuna göre askeri müdahale, sadece çatışmalara aktif ve doğrudan katılan sivillere karşı meşru görülebilir; Sumud Filosu'ndakiler böyle bir katılım göstermemiştir.

Sonuç: Hukuki ihlaller ve uluslararası yükümlülükler

Genel değerlendirmeyle, İsrail'in Küresel Sumud Filosu'na uluslararası sularda müdahalesi, UNCLOS kapsamındaki seyrüsefer özgürlüğünü, Cenevre Sözleşmeleri'ndeki orantılılık ve toplu ceza yasağı ilkelerini ve silahlı çatışma hukukunu ihlal ettiği iddiasını güçlendiriyor. Bu durum, hem deniz hukuku hem de insancıl hukuk bakımından uluslararası sorumluluk ve hesap verebilirlik gerektiren hususlar ortaya koymaktadır.