DOLAR
42,6 -0,05%
EURO
49,64 -0,16%
ALTIN
5.756,83 0,12%
BITCOIN
3.919.962,11 1,1%

İsrail'in Uluslararası İzolasyonu ve Kamuoyu Tepkileri

7 Ekim sonrası İsrail’in artan uluslararası izolasyonu, kamuoyundaki bölünmeleri ve ekonomik-diplomatik sonuçlarıyla ülke içinde derin kaygı yaratıyor.

Yayın Tarihi: 01.10.2025 12:11
Güncelleme Tarihi: 01.10.2025 12:11

İsrail'in Uluslararası İzolasyonu ve Kamuoyu Tepkileri

İsrail'in Uluslararası İzolasyonu ve Kamuoyu Tepkileri

7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısı sonrası başlayan süreç, yalnızca bölgesel güvenliği değil İsrail toplumunun iç dinamiklerini, uluslararası ilişkilerini ve küresel kamuoyundaki konumunu da derinden sarstı. İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonu, kısa sürede sivillerin ağır bedeller ödediği bir insanî krize dönüştü ve Batı kamuoyunda başlangıçtaki empatiyi yerinden etti.

İzolasyonun boyutları

Uluslararası tepkiler, zaman içinde daha belirgin hale geldi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi raporunda İsrail’in Gazze’deki operasyonlarının soykırım kapsamında değerlendirildiği belirtildi. Avrupa ve Kuzey Amerika başta olmak üzere büyük kentlerde düzenlenen binlerce kişilik gösteriler, bazı ülke liderlerinin sert tutumları, uluslararası örgüt açıklamaları ve anketler İsrail’in dışlanma eğilimini doğruluyor.

Veriler de bu eğilimi destekliyor: Morning Consult’un 43 ülkede yaptığı ankete göre, Eylül-Aralık 2023 döneminde İsrail’e yönelik net olumlu algı ortalama 18,5 puan geriledi. İngiltere’de yapılan bir ankette katılımcıların %62’si İsrail’in dünyada sorumlu davranacağına inanmadığını söylerken, Pew Research verilerine göre ABD’de Demokratlar ve demokrat eğilimli bağımsızların %71’i Başbakan Binyamin Netanyahu’ya artık güvenmediğini belirtiyor.

Kültürel ve ekonomik izolasyon da somutlaşıyor: Eurovision delegasyonu eleştirilere maruz kaldı; İtalya’da bazı futbol taraftarları milli marşa sırtını döndü; Endonezya ve Maldivler İsrail pasaportlarını kabul etmiyor; Türkiye ise tüm ticari bağlantıları kesti. Bank of Israel’in 2024 büyüme tahminleri turizmdeki %76’lık düşüş ve küresel yatırımcı tepkileri ışığında aşağı yönlü revize edildi. Bu göstergeler, uluslararası desteğin eridiğini sayısal olarak ortaya koyuyor.

İsrail kamuoyunda algı ve tepkiler

Uluslararası izolasyonun etkisi yalnızca itibarla sınırlı kalmıyor; vatandaşların günlük ve mesleki yaşamına, ekonomik fırsatlarına doğrudan yansıyor. Sağlık, bilim, teknoloji, akademi ve kültür alanlarında boykotlar ve dışlanma eğilimleri, İsraillilerin uluslararası etkileşimini zorlaştırıyor. Bu durumun orta ve uzun vadede ülke ekonomisine ve stratejik konumuna zarar vereceği değerlendirmeleri artıyor.

Kamuoyu dinamiklerine bakıldığında algı ve tepkilerin kutuplaştığı görülüyor. Güvenlik ve hükümet politikalarını destekleyen kesimler saldırının yarattığı travmayı ve güvenlik önceliklerini öne çıkarıyor; dış eleştirileri sıklıkla savunma refleksiyle ya da dış güçlerin propaganda çabası şeklinde yorumluyor. Buna karşılık muhalefet ve eleştirel çevreler hükümetin askeri stratejilerini, sivil kayıpları, uluslararası prestij kaybını ve ekonomik maliyeti eleştiriyor. Barış ve ateşkes beklentisi taşıyan kitleler ise operasyonun süresi ve hedefleri konusunda ciddi sorular soruyor.

Toplumsal duygudurumun yorgunluk, yalnızlık ve terk edilmişlik hisleriyle yoğrulduğu da dikkat çekiyor. Bir 73 yaşındaki ultra-Ortodoks yurttaşın ifadesi bu algıyı özetliyor: “Uluslar bize her zaman olumsuz bir gözle bakmaya eğilimli; yanlışlıkla bir füze düşse ve bir Filistinliyi öldürse tüm dünya bize ‘çocuk katili’ diyor”.

Genç kuşakta ise karışık duygular göze çarpıyor. Kendini seküler olarak tanımlayan 21 yaşındaki bir genç, “Dünya bizden nefret ediyor; bu antisemitizm diyenler var ama ben böyle düşünmüyorum, Gazze’deki savaşın başlangıcında İsrail’e büyük destek vardı. Şimdiyse hiç turist görmüyorum buralarda; giderek daha kapalı bir toplum haline geliyormuşuz gibi hissediyorum” sözleriyle izolasyon hissini içeride arıyor. Gençlerde hem hükümete karşı protestolara katılma hem de sosyal medyada ülkeyi savunma arasında bir zihinsel uyumsuzluk ve duygusal gerilim olduğu göze çarpıyor.

İsrail medyası da kamuoyu algısını şekillendiren önemli bir unsur. Ana akım basının retoriği genellikle saldırgan ve güvenlik odaklı iken, eleştirel sesler içerde ve dışarda baskı altında kalıyor. Şimdilik İsrail medyasının ve İsrailli Yahudilerin hükümetin Gazze’de yaptıklarıyla ilgili bir hesaplaşma içerisine girmesi zor görünse de, izolasyon arttıkça ve Filistin devletinin diplomatik tanınması sürerse bu tutumun değişmesi beklenebilir.

Siyasi sonuçlar ve gelecek öngörüleri

İsrail’in artan uluslararası yalnızlaşmasının kökeni, dış kamu diplomasisi yetersizliklerinden çok iç siyasette izlenen stratejiler ve bu stratejileri uygulayan aktörlerde aranıyor. Koalisyon tercihleri ve toplumdaki kutuplaşma dış politikada kırılganlığı derinleştiriyor. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 15 Eylül tarihli “Super Sparta” konuşmasında ülkenin dış baskılar karşısında “ekonomik ve diplomatik olarak kendi ayakları üzerinde durması gerektiği” çağrısı, izolasyon algısının resmi düzeyde kabulü olarak yorumlanıyor.

Analizin vardığı sonuç açık: Etkili bir siyasi dönüşüm gerçekleşmediği sürece İsrail’in uluslararası alanda yalnızlaşması devam edecek ve bunun stratejik sonuçları kalıcılaşacak. İç politikadaki yönelimler ve siyasi elitlerin tercihlerinin bu durumu belirleyeceği öne çıkıyor.

Doç. Dr. Tuğçe Ersoy Ceylan, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesidir.

Makaledeki görüşler yazara aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.