İsrail, Mescid-i Aksa Çevresinde Onlarca Yasa Dışı Tünel Kazdı
Kayıtlar bilimsel yöntemlerden uzak, uzmanlar kazıların siyasi amaçlı olduğuna dikkat çekiyor
İsrail tarafından Mescid-i Aksa ve çevresinde yürütülen tünel faaliyetlerine ait görüntüler, kazıların bilimsel metotlardan uzak ve yasa dışı olduğunu ortaya koydu. Yayınlanan kayıtlar, çalışmaların arkeolojiden çok siyasi bir hedef doğrultusunda yapıldığı iddialarını güçlendiriyor.
Geçen hafta Başbakan Binyamin Netanyahu ile Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Marco Rubionun katılımıyla açılan ve "Hac Yolu" olarak adlandırılan tünel, İsrail’in Mescid-i Aksa çevresinde kazdığı onlarca tünelden yalnızca biri olarak kayda geçti.
Tüm dikkatler 7 Ekim 2023 sonrası Gazze’ye yönelmişken, İsrail Eski Şehir’deki sözde arkeolojik kazı iddialarını hızlandırdı. Açılış konuşmasında Netanyahu, Kudüs’ün bir Yahudi şehri olduğuna vurgu yaptı; bu adımın ardından hükümetteki aşırı sağcı isimlerin Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlalleri ve "üçüncü tapınak" söylemleri belirgin biçimde arttı.
Itamar Ben-Gvir ve destekçisi fanatik grupların ibadet alanına yönelik provokasyonları sürerken, Ben-Gvir’e yakın milletvekili Zvi Sukkot’un Mescid-i Aksa’da İsrail bayrağı açması ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in tapınak inşa etme vaadi gibi adımlar tansiyonu yükseltti.
Bu gelişmeler, İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa’yı yıkma ya da kazılarla mekanın altını boşaltarak doğal yollarla çökmesine yol açma niyetinde olabileceğine dair endişeleri artırdı.
Filistin kimliği ve arkeolojisi üzerine çalışmalar yürüten Dr. Abdulrezzak Matani, AA muhabirine verdiği değerlendirmede görüntülerin bir tek tüneli değil, yıllardır süren ve birbirine bağlı bir tünel ağını ortaya koyduğunu belirtti. Matani, İsrail’in amaçlarının arkeolojik olmadığını, aksine mekanın tahribi ve Yahudileştirilmesi olduğunu vurguladı.
Matani, kazıların on yılı aşkın süredir aralıksız sürdüğünü ve bu çalışmaların bilimsel yöntemlerden yoksun, siyasi amaçlı olduğunu ifade etti. Ayrıca açılışın Doha’daki Arap-İslam zirvesi ile eş zamanlı yapılmasının da stratejik bir mesaj niteliği taşıdığını belirtti; bu mesajın Kudüs üzerindeki ideolojik-dini hakimiyet iddiasını pekiştirmeyi hedeflediğini öne sürdü.
Görüntülerin bilimsel açıdan değerlendirildiğinde arkeolojik kazı kriterlerini karşılamadığını söyleyen Matani, gerçek arkeolojik kazıların tabakaların yukarıdan aşağıya izlenmesini gerektirdiğini, oysa İsrail’in uygulamalarının tamamen mekanın yeniden kurgulanmasına yönelik olduğunu ifade etti.
Matani, uluslararası hukuka göre İsrail’in Kudüs’te kazı yapma yetkisinin bulunmadığını, şehrin işgal altında olduğunu ve "statüko yasası" gereği kutsal şehirde müdahalenin yasaklandığını hatırlattı. Buna rağmen İsrail’in, Batılı ülkelerin desteğiyle şehri sözde arkeolojik çalışmalar bahanesiyle Yahudileştirme politikasını sürdürdüğünü söyledi. Matani ayrıca bu uygulamaların bazı İsrailli araştırmacılar ve akademik çevrelerden de ciddi itirazlar aldığını belirtti.
Uzmanların değerlendirmeleri ve yayılan görüntüler, Mescid-i Aksa çevresindeki kazıların hem yerel hem de uluslararası düzeyde ciddi kaygılara yol açtığını gösteriyor.