
İstanbul'daki Çerkezlerin Tarihi: Sürgünden Günümüze
Çarliık Rusyası'nın 1864'te gerçekleştirdiği Çerkez Sürgünü sonrası İstanbul'a yerleşen Çerkezler, kültürel izlerini günümüze taşıyor. Kafkas Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi Mehdi Nusret Çetinbaş ve Çerkez asıllı araştırmacı yazar Dr. Yılmaz Nevruz, bu sürecin detaylarını paylaşıyor.
Yılmaz Nevruz, ailesinin sürgün dönemi Osmanlı Devleti'ne sığındığını ve Eskişehir'e yerleştirildiğini belirterek, kendisinin burayı doğum yeri olarak kabul ettiğini ifade etti. Doktor unvanına sahip olmasına rağmen, Çerkez halkının yaşadığı acıları unutulmaması için tarih araştırmalarına yöneldiğini vurguladı.
Süregelen Mücadele ve Sürgün Faciası
Kafkas halklarının Çarlık Rusyası'nın işgaline karşı verdiği mücadele yüzyıllar boyunca devam etti. Yılmaz, savaşı kaybeden Kafkas topluluklarının sürülme politikalarıyla karşılaştığını belirterek, “Kafkasya'dan ilk zorunlu göçler 1858'lerde başladı. 1860'lı yıllarda yüz binlerce insan göç etmek zorunda kaldı” dedi.
Yılmaz, bu sürgünün korkunç bir facia olduğunu ifade ederek, yaklaşık 1 milyon 200 bin Çerkez'in sürgün yaşadığını ve bu süreçte hayatını kaybedenlerin de olduğunu aktardı.
Çerkezlerin İstanbul'a Yerleşimi
İstanbul'da Çerkezlerin genellikle Beşiktaş, Karaköy, Üsküdar ve Kadıköy'e yerleştiklerini belirten Yılmaz, kültürel pratiklerini sürdürmek için çaba gösterdiklerini ifade etti. Sürgün sonrası gelenlerin adetlerini koruduğunu, hala Kafkasça konuştuklarını vurguladı.
Savaş ve Soykırım İddiaları
Bölgedeki savaşın son 100 yılının çok kanlı geçtiğini belirten Çetinbaş, “1864 tarihi sembolik bir tarihtir. Bu tarihten itibaren, 20 bin kişilik Çerkez direniş grubu yok edildikten sonra göç başlamıştır” dedi.
Çetinbaş, Rusların Balkanlara da 200 bini aşkın Çerkez'i göndermesiyle büyük bir sürgün yaşandığını dile getirerek, bu dönemde Çerkezlerin Osmanlı ordusu içerisinde önemli görevler üstlendiklerini vurguladı.
Çerkez Kültürünün Muhafazası
Dr. Yılmaz Nevruz, İstanbul'da dernekler ve vakıflar kurarak kültürlerini yaşatmaya çalışan Çerkezlerin, geçmişin acı izlerini gün yüzüne çıkardıklarını belirtti. “Kendimi Kafkasya'nın bir köyünde gibi hissederdim” diyen Yılmaz, kaybolma tehlikesi yaşayan kültürel değerlerin korunması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Çetinbaş, Çerkezlerin Osmanlı döneminde çöküş dönemine girdiğini ve birçok bölgede zor şartlar altında yaşamaya devam ettiklerini aktardı. “Biz kendimizi bu ülkenin kurucusu ve asli unsuru olarak kabul ediyoruz” diyerek, Çerkezlerin tarih sahnesindeki yerini ön plana çıkardı.