DOLAR
42,61 -0,1%
EURO
50,05 0,12%
ALTIN
5.858,96 -0,12%
BITCOIN
3.926.135,19 -0,63%

Kazakistan: 1994'te Nükleer Silahlardan Vazgeçiş ve Semipalatinsk'in Mirası

Kazakistan, 1994'te NPT'ye katılarak nükleer silahlardan vazgeçti; Semipalatinsk testleri 1,5 milyon kişiyi etkiledi, şimdi nükleer enerji yatırımına yöneliyor.

Yayın Tarihi: 29.08.2025 11:08
Güncelleme Tarihi: 29.08.2025 11:08

Kazakistan: 1994'te Nükleer Silahlardan Vazgeçiş ve Semipalatinsk'in Mirası

Kazakistan, kitle imha silahlarından vazgeçişin nadir örneklerinden biri

Kazakistan, eski SSCB'nin "nükleer silah üssü" olmasının ardından bağımsızlığını ilan ettiği 1991'de kısa sürede devasa bir nükleer envantere sahip oldu. Ülke, dünyanın en büyük dördüncü nükleer gücü konumuna yükselirken uluslararası toplumun ilgisini çekti.

Bağımsızlıkla birlikte dev envanter

Birliğin dağılması sonrası Kazakistan, 100'den fazla füze, 1040 nükleer başlık, 40 stratejik füze taşıyıcı uçak ve 370 seyir füzesi başlığı içeren kitle imha kapasitesine sahip oldu. Bu dönemde Kazakistan, güce göre dünyanın dördüncü en büyük nükleer silahına sahip tek Müslüman ülke olarak kayıtlara geçti.

Uluslararası görüşmeler ve anlaşmalar

Eylül 1991'de eski ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın Kazakistan ziyareti ve Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile görüşmesi, güvenlik garantileri ve petrol yatırımları taleplerini gündeme taşıdı. Aralık 1991'de Kazakistan, Ukrayna ve Belarus ile birlikte stratejik silahların Rusya'ya taşınması konusunda anlaşmaya vardı.

Mayıs 1992'de Nazarbayev'in Washington ziyareti sırasında Tengiz petrol sahasının geliştirilmesi için Chevron ile anlaşma imzalandı; birkaç gün sonra 23 Mayıs 1992'de Portekiz'de START-1'e ek Lizbon Protokolü imzalandı. Protokol, Kazakistan, Belarus ve Ukrayna'nın kısa sürede NPT'ye katılmasını öngörüyordu.

1994'te NPT'ye katılan Kazakistan, aynı yıl Rusya, İngiltere ve ABD ile "Güvenlik Güvence Muhtırası" imzaladı; daha sonra Çin ve Fransa da bu güvence muhtırasına dahil oldu. Nazarbayev ile dönemin ABD Başkanı Bill Clinton arasında Washington'da imzalanan ortak bildirge, ABD'nin Kazakistan'a nükleer saldırıda bulunmayacağına dair maddeleri içeriyordu.

Kazak hükümetinin talebiyle nükleer cephanenin imhası ve taşınması sürecinde Rusya ve ABD sorumluluk üstlendi. Gizli operasyonlarla yaklaşık 600 kilo zenginleştirilmiş uranyum Kazakistan'dan ABD'ye sevk edildi. 27 Mayıs 1995'te eski Semipalatinsk sahasındaki tünelde son nükleer yük imha edilirken, 1996'da stratejik bombardıman uçakları Kazakistan'dan Rusya'ya taşındı.

Semipalatinsk'in insan ve çevre üzerindeki ağır yükü

Semipalatinsk (şimdiki Semey) ve çevresi, Sovyet döneminde 40 yıl aralıksız nükleer denemelere sahne oldu. Eski Sovyet yönetimi tarafından 1947'de kurulan Semipalatinsk Nükleer Deneme Sahası'nda 40 yıl içinde 456 kez nükleer deneme yapıldı. Bu süreçte bölgede radyoaktif izotoplarla kirlenme oldu ve sağlık sorunları arttı.

Devlet başkanı Nazarbayev, resmi sitesindeki makalesinde bu deneyimlere atıfta bulunarak, "Barış zamanında nükleer silahların korkunç etkilerinden bizim kadar acı çeken başka bir ülkenin olmadığına inanıyorum. Küresel ölçekte barış ve güvenliği sağlama gibi yüce hedefler uğruna böylesine hassas bir alandaki ulusal çıkarlarımızı feda ettik." değerlendirmesinde bulundu. Nazarbayev ayrıca bu dönemde 1,5 milyon kişinin radyoaktiviteye maruz kaldığını belirtti.

Radyoaktif kirlenme, genetik bozukluklarda artışa yol açarken halkın tepkisi Nevada-Semipalatinsk Anti-nükleer Hareketi gibi oluşumlarla kendini gösterdi. Hareketin çağrıları sonucunda 19 Ekim 1989'da Semipalatinsk'te son nükleer test yapıldı; saha 29 Ağustos 1991'de resmen durduruldu ve bu gün Birleşmiş Milletler tarafından "Uluslararası Nükleer Denemelere Karşı Eylem Günü" olarak anılıyor.

Gelecek: nükleer enerjisine stratejik yönelim

Bağımsızlığının ilk yıllarında sosyoekonomik zorluklar yaşayan Kazakistan, nükleer cephaneyi elden çıkarmanın ardından enerji ve ekonomik işbirliklerine ağırlık verdi. Ülke, dünyadaki ham uranyum rezervlerinin yüzde 40'ına sahip olduğunu açıklarken, bu sektördeki geçmişine paralel olarak ilk nükleer enerji santralinin inşasına başladığını duyurdu. Bu adım, Kazakistan'ın nükleer alandaki geçmişi ile geleceğe yönelik stratejik hamlesi olarak öne çıkıyor.